Ulan Rıza!
Ne hayallerimiz vardı oysa
Ne acayip şeyler yapacaktık
Lotoyu vurunca dükkan açacak
Adını 'Dostlar Meyhanesi' koyacaktık
Hafta sonu iki yavru kapıp Boğaz yolunda
O biçim fiyaka atacaktık
Ah ulan Rıza!
Bu mahallenin nesini beğenmedin de
Öte yana taşındın?
Ara sıra gıcıklaşırdın ama
İnan ki benim en kral arkadaşımdın
Ah ulan Rıza!
Ben şimdi bu koca denizde
Tek başıma ne halt ederim?
Senden ayrılacağımı sanma,
Bir kaç güne kalmaz Ben de gelirim! ...
Al Öfkemi
Her sürgün'ün gözlerine
Bu sebepten ah geceye
Kanatlanmış güvercine
Kırılacağım, kırılacağım
Yeter ki bil sen
Yorgun alnımda şafaklar
Bir düş kursun arkadaşlar
Bırak iz sürsün şarkılar
Yeter ki bul sen
Mapushane duvarlarına
Hüznümü yazacağım
Hergün seni düşünüp
Yok olacağım
Al öfkemi koy yanına
Günü düşür dağlarıma
Haydi dokun gözyaşıma
Ağlayacağım, ağlayacağım
Yeter ki gül sen
Ben Beni
Seyyah oldum pazar pazar dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni
Koyun oldum, kuzum ile meleştim
Bir sürüye katamadım ben beni
Ben beni, kendi mi, canımı, özümü
Dostlar beni bir kazana koydular
Kırk yıl yandım, daha çiğdir dediler
Ölçeğimi gram, gram yediler
Bir kantara da tartamadım, ben beni
Ben beni, kendi mi, canımı, özümü
Deli gönlüm aktı gitti engine
Çok boyandım, çok çicekler rengine
Bir Mahsuni demiş oldum kendime
Olmaz olsun atamadım ben beni
Ben beni, kendi mi, canımı, özümü
Beni Bul
Beni Bul Anne
Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Elin yine ellerimde
Gözlerin ağlamaklı
Gözyaşlarını sildim anne
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul beni bul anne
Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Gözlerinden akan bendim
Düştüm göğsüne
Söyle canın yandımı anne
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
Beni Tarihle Yargila
Titrek bir mum alevinin
havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz...
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
Ve tarihle yargıla...
Bal değildir ölüm bana,
idam gül değildir bana,
Geceler çok karanlık,
Gel düşümdeki sevgilim,
Ay ışığı yedir bana...
Ahh... Ben hasrete tutsağım,
Hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz,
Bıyık bırakmak yasak bana,
Mahpus bana, sus bana.
Yağlık ilmek boynuma...
Sevgili yerine
Koynuma idamlar alır yatarım,
Ve sonra sabırla beklerim,
Bulutları çekersiniz üstümden,
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana...
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
Gözlerimde güneş koşar,
Ve çiçekler ekersiniz toprağıma...
Duygu bana, öykü bana,
Roman gibi her an bana
Hücremde yalnızım gel,
Gel düşümdeki sevgilim,
Soyunup hazırlan bana
Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
Hoşçakalın sevdiklerim;
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
Bütün doğa hoşçakalın...
Hoşçakalın sevdalılar,
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
Hoşçakalın...
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
Sevda türküleri ve şiirler.
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
Dağlarında yürüdüğümüz toprak,
Yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
Hoşçakalın ağız tadlarım;
Sıcak çorbam, çayım, sigaram...
Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram...
Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
Ve kalemimi, ve saatimi,
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın ...
Dostum bana, sevdam bana,
Soluğunu geçir bana,
Uyku tutmuyor gözüm,
Anılar sıraya girdi.
Gel anne süt içir bana.
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
Yedi bölge, dört deniz,
Yedi iklim, altmışyedi şehir,
Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
Ve işçiler ve köylüler...
Hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
Sınırlı olmayan mekâna,
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
En sevda halimle, en yaşayan halimle,
Gidiyorum dostlarım,
Hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
Beni yüreğimle, beni özümle,
Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
Tarihle anla beni,
Ve öyle yargıla
Beni Vur
Bir ince pusudayım
Yolumun üstü engerek
Bir garip akşamdayım
Sırtımı gözler tüfek
Ben senin sokağına
Ulaşamam,dardayım
O mazlum gözlerine
Bakamam,firardayım
Oysa ben bu gece,yüreğim elimde
Sana bir sırrımı söyleyecektim
Şu mermi içimi delmeseydi eğer
Seni alıp götürecektim
Beni vur.... beni onlara verme
Külümü al uzak yollara savur
Dağılsın dağlara dağılsın, bu sevdamız
Ama sen ağlama dur
Bir ince pusudayım
Bu gece zehir zemberek
Bir yolun sonundayım
Sessizce tükenerek
Ah, senin ellerine
Uzanamam,yerdeğim
O masum hayallere
Varamam ölmekteğim
Bırak Beni
Bırak beni gayri uçam
Uçamda yollara göcem
Ben uçmasam bil ki içem
Uçsuz yollara yollara.
Kuş ehline durak olmaz
Durur ise yüzüm gülmez
Ben uçmasam bahar gelmez
Gonca güllere güllere.
Bir gün gelir ben giderim
Yedi iklim, yurdum yerim
Bellenmeyen türkülerim
Düşer dillere dillere.
Ne hayallerimiz vardı oysa
Ne acayip şeyler yapacaktık
Lotoyu vurunca dükkan açacak
Adını 'Dostlar Meyhanesi' koyacaktık
Hafta sonu iki yavru kapıp Boğaz yolunda
O biçim fiyaka atacaktık
Ah ulan Rıza!
Bu mahallenin nesini beğenmedin de
Öte yana taşındın?
Ara sıra gıcıklaşırdın ama
İnan ki benim en kral arkadaşımdın
Ah ulan Rıza!
Ben şimdi bu koca denizde
Tek başıma ne halt ederim?
Senden ayrılacağımı sanma,
Bir kaç güne kalmaz Ben de gelirim! ...
Al Öfkemi
Her sürgün'ün gözlerine
Bu sebepten ah geceye
Kanatlanmış güvercine
Kırılacağım, kırılacağım
Yeter ki bil sen
Yorgun alnımda şafaklar
Bir düş kursun arkadaşlar
Bırak iz sürsün şarkılar
Yeter ki bul sen
Mapushane duvarlarına
Hüznümü yazacağım
Hergün seni düşünüp
Yok olacağım
Al öfkemi koy yanına
Günü düşür dağlarıma
Haydi dokun gözyaşıma
Ağlayacağım, ağlayacağım
Yeter ki gül sen
Ben Beni
Seyyah oldum pazar pazar dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni
Koyun oldum, kuzum ile meleştim
Bir sürüye katamadım ben beni
Ben beni, kendi mi, canımı, özümü
Dostlar beni bir kazana koydular
Kırk yıl yandım, daha çiğdir dediler
Ölçeğimi gram, gram yediler
Bir kantara da tartamadım, ben beni
Ben beni, kendi mi, canımı, özümü
Deli gönlüm aktı gitti engine
Çok boyandım, çok çicekler rengine
Bir Mahsuni demiş oldum kendime
Olmaz olsun atamadım ben beni
Ben beni, kendi mi, canımı, özümü
Beni Bul
Beni Bul Anne
Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Elin yine ellerimde
Gözlerin ağlamaklı
Gözyaşlarını sildim anne
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede
Beni bul beni bul anne
Dün gece gördüm düşümde
Seni özledim anne
Gözlerinden akan bendim
Düştüm göğsüne
Söyle canın yandımı anne
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
Beni Tarihle Yargila
Titrek bir mum alevinin
havaya bıraktığı bulanık bir is,
Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz...
Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
Ve tarihle yargıla...
Bal değildir ölüm bana,
idam gül değildir bana,
Geceler çok karanlık,
Gel düşümdeki sevgilim,
Ay ışığı yedir bana...
Ahh... Ben hasrete tutsağım,
Hasretler tutsak bana
Bıyığımdan gül sarkmaz,
Bıyık bırakmak yasak bana,
Mahpus bana, sus bana.
Yağlık ilmek boynuma...
Sevgili yerine
Koynuma idamlar alır yatarım,
Ve sonra sabırla beklerim,
Bulutları çekersiniz üstümden,
Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana...
Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
Gözlerimde güneş koşar,
Ve çiçekler ekersiniz toprağıma...
Duygu bana, öykü bana,
Roman gibi her an bana
Hücremde yalnızım gel,
Gel düşümdeki sevgilim,
Soyunup hazırlan bana
Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
Hoşçakalın sevdiklerim;
Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
Bütün doğa hoşçakalın...
Hoşçakalın sevdalılar,
Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
Hoşçakalın...
Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
Sevda türküleri ve şiirler.
Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
Dağlarında yürüdüğümüz toprak,
Yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
Hoşçakalın ağız tadlarım;
Sıcak çorbam, çayım, sigaram...
Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram...
Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
Ve kalemimi, ve saatimi,
Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
Hoşçakalın ...
Dostum bana, sevdam bana,
Soluğunu geçir bana,
Uyku tutmuyor gözüm,
Anılar sıraya girdi.
Gel anne süt içir bana.
Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
Yedi bölge, dört deniz,
Yedi iklim, altmışyedi şehir,
Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
Ve işçiler ve köylüler...
Hoşçakal ülkem
Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
Hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
Sınırlı olmayan mekâna,
Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
En sevda halimle, en yaşayan halimle,
Gidiyorum dostlarım,
Hoşçakalın...
Beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
Beni yüreğimle, beni özümle,
Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
Tarihle anla beni,
Ve öyle yargıla
Beni Vur
Bir ince pusudayım
Yolumun üstü engerek
Bir garip akşamdayım
Sırtımı gözler tüfek
Ben senin sokağına
Ulaşamam,dardayım
O mazlum gözlerine
Bakamam,firardayım
Oysa ben bu gece,yüreğim elimde
Sana bir sırrımı söyleyecektim
Şu mermi içimi delmeseydi eğer
Seni alıp götürecektim
Beni vur.... beni onlara verme
Külümü al uzak yollara savur
Dağılsın dağlara dağılsın, bu sevdamız
Ama sen ağlama dur
Bir ince pusudayım
Bu gece zehir zemberek
Bir yolun sonundayım
Sessizce tükenerek
Ah, senin ellerine
Uzanamam,yerdeğim
O masum hayallere
Varamam ölmekteğim
Bırak Beni
Bırak beni gayri uçam
Uçamda yollara göcem
Ben uçmasam bil ki içem
Uçsuz yollara yollara.
Kuş ehline durak olmaz
Durur ise yüzüm gülmez
Ben uçmasam bahar gelmez
Gonca güllere güllere.
Bir gün gelir ben giderim
Yedi iklim, yurdum yerim
Bellenmeyen türkülerim
Düşer dillere dillere.