.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    şiddet gören kadınlar!!!

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    şiddet gören kadınlar!!! Empty şiddet gören kadınlar!!!

    Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 6:58 pm

    Şiddetin tanımı

    Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya
    ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya
    toplu hareketlerin tümüdür.

    Aile içi şiddet bir kişinin eşine, çocuklarına, anne
    babasına, kardeşlerine ve/veya yakın akrabalarına yönelik
    uyguladığı her türlü saldırgan davranıştır. Bu tanıma sadece
    kaba kuvvet içeren davranışlar değil aşağılamak, tehdit etmek,
    ekonomik özgürlüğünü kısıtlamak ve zorla
    evlendirmek gibi şiddet gören kişinin kendisine olan saygısını,
    kendisine ve çevresine olan güvenini azaltan, korku
    duymasına sebep olan pek çok davranış da girer. Şiddete sadece
    aynı evde oturan kişiler değil, eski eş, kız veya erkek arkadaş ya da
    nişanlı da maruz kalabilir.


    Tehlikedeyseniz! Yardım isteyin

    *155 Polis İmdat telefonunu arayın.

    *Yakın bir karakola giderek şikayet edin. Karakolda şikayetinizin
    tutanağa geçmesini isteyerek, okuduktan sonra tutanağı imzalayıp
    mümkünse bir örneğini, değilse tarih ve numarasını alın.


    *Karakol sizi hekime gönderecektir. Hekim ya Hükümet
    Tabibi ya da bir Adli Tıp’da görevli olacaktır. Oradan da
    bir rapor alın.

    *Herhangi bir Adliye’de Aile Mahkemesi’ne veya Cumhuriyet
    Savcılığı’na başvurup, Ailenin Korunmasına Dair Kanun (Yasal
    Haklarınız sayfasına link) uyarınca korunma talebinde bulunabilirsiniz.

    *Yaşadığınız şiddete tanık olan veya şiddetten haberi olan aile dostu
    ya da aile üyesi kişiler de ailenin korunması için sizin
    adınıza Karakola, Aile Mahkemesi’ne veya Cumhuriyet
    Savcılığı’na telefonla veya şahsen başvurabilir.


    Evliliğinizi devam ettirmek istiyorsanız

    Aile içi şiddet suçtur ve herkesin şiddetten arınmış bir
    yaşam sürdürme hakkı vardır. Yine de şiddet görmenize
    rağmen evliliğinizi devam ettirme kararı almış olabilirsiniz. Bunun
    için çeşitli nedenleriniz olabilir; belki
    çocuklarınızın biraz daha büyümesini beklemek
    istiyorsunuzdur ya da ekonomik koşullarınızın uygun olmaması ve
    toplumsal desteğinizin olmaması evliliğinizi devam ettirmenizi zorunlu
    kılıyordur.

    Evliliği sürdürme nedenleriniz ne olursa olsun, kendinizi ve
    çocuklarınızı evlilik içinde daha güvenli kılmanın
    yolları vardır.

    Korunun: Evde kavga sırasında saklanabileceğiniz güvenli bir yer
    belirleyin. Çıkışı olmayan odalardan (banyo, tuvalet) ve
    tehlikeli alet bulunan yerlerden (mutfak) kaçının.

    Sakin kalın ve sakinleştirin: Eşiniz saldırganlaştığında onu hangi
    sözlerinizin ve davranışlarınızın sakinleştirdiğini ya da
    saldırganlığını arttırdığını belirleyin.

    Önlem alın: Evden aniden ayrılmanız gerektiğinde kime
    sığınabileceğinizi belirleyin ve bu kişilerle önceden konuşun.
    Çocuklarınızı da bu kişilerden haberdar edin. Kimliklerinizin ve
    diğer belgelerinizin fotokopisini bir yakınınıza verin.

    Yalnızlığınızı kırın: Güvendiğiniz bir yakınınız, arkadaşınız yada
    komşunuzla sıkıntınızı konuşmayı deneyin. Aile
    büyüklerinizden veya eşinizin ve sizin güvendiğiniz,
    uzlaştırma becerileri olduğunu bildiğiniz bir tanıdığınızdan destek
    isteyin.

    Sınırlarınızı ve sorunlarla baş etme gücünüzü
    belirleyin: Eşinizi siz değiştiremezsiniz, değişmeyi kendisi
    istemelidir. Öte yanda siz ona karşı olan davranışlarınızı
    değiştirebilirsiniz. Hiç kimse canavar değildir. Onun kaygı ve
    korkularını fark eder, duygularını anladığınızı belirtir, kendi
    duygularınızı, ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı
    açıkça ama sakin bir şekilde anlatırsanız eşiniz de size
    karşı davranışlarını değiştirebilir.

    Aile içi şiddetle baş etme sürecinin bir yolu
    ihtiyaçlarınızı ve sınırlarınızı belirlemek ve sorunlarla baş
    etme gücünüzü fark etmektir.
    - Eşinizden neler bekliyorsunuz? Size nasıl davranmasını isterdiniz?
    - Eşinizin sizde ne gibi davranış değişiklikleri bekliyor?
    - Bu ilişkide hiç kabullenemeyeceğiniz davranışlar neler?
    - Bu ilişkide eşinizin hiç kabullenemeyeceği davranışlar neler?
    - Eşinizle iyi geçindiğiniz zamanlarda birbirinize nasıl
    davranıyorsunuz? Bu davranışları daha sık göstermeniz
    mümkün mü?
    - Bir mucize olsaydı ve şu anki şiddet ve geçimsizlik sorununuz
    ortadan kalksaydı, eşinize nasıl davranıyor olurdunuz? Bu davranışları
    şimdiden göstermeniz mümkün mü?

    Eğer eşiniz de kendi davranışlarından şikayetçi ise birlikte bir
    psikolojik danışma hizmeti almaktan çekinmeyin. Başınız
    ağrıdığında veya midenizde bir sorun olduğunda nasıl bir hekime
    görünmeniz öneriliyorsa, ilişki sorunları veya duygusal
    sıkıntılar yaşadığınızda da tedavi almak doğru olur.

    Nedeni ne olursa olsun eşinizin şiddet içeren davranışlarını kabul etmemelisiniz.

    Hamilelik kararınızı gözden geçirin. Yeni bir bebeğin
    şiddet içeren sağlıksız bir evliliği düzelttiği çok
    nadir görülür. Eşiniz hamileliğiniz sırasında ve
    çocuğunuz doğduktan sonra da şiddet kullanmaya devam edebilir.

    İntihar çözüm değildir. Şiddet gören bir kişinin
    yoğun mutsuzluk ve duygusal çökkünlük yaşaması
    normaldir. Ama unutmayın ki başka çözüm yolları da
    bulunmaktadır. Kendinizi öldürme isteğinden güvendiğiniz
    bir kişiye söz edin ve birlikte bir sağlık merkezine psikolojik
    destek için başvurun. Eğer size hemen istediğiniz yardım
    verilemez ise başvurularınıza devam edin ya da başka yerler arayın.

    Mesleki beceriler edinin: Eğer bir işiniz olursa veya iş edinebilmek
    için bir beceriniz var ise gelecek daha az
    ürkütücü görünür. Eğer herhangi bir
    iş beceriniz yoksa ilinizdeki Halk Eğitim Merkezleri, belediyeler ya da
    çeşitli kuruluşların açmış olduğu meslek edindirme
    kurslarını araştırın ve ilk fırsatta uygun bulduğunuza kayıt olun.
    Üniversitelerin yaşam boyu eğitim programlarına katılın.
    Çocuğunuzun okulundaki Okul Aile Birliği’nin
    etkinliklerine veya sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına
    gönüllü olun. Böylece çevreniz genişler ve
    kendinize güveniniz artar.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

    Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 6:58 pm

    Eşinizden ve evden ayrılmayı planlıyorsanız:

    Evliliğiniz hakkında karar vermeden önce eşinizden en azından
    geçici olarak ayrılmayı düşünebilirsiniz. Eğer
    mümkünse eşinizin evden ayrılmasını önerin.

    Sizin çocuklarınızla birlikte kalacak bir yer bulmanız daha zor
    olabilir. Şiddet uygulayan kişiler genellikle eşlerinin kendilerini
    terk etmesine dayanamazlar ve aşırı saldırganlaşabilirler. Bu nedenle
    ayrılığın mümkün olduğunca güvenli bir şekilde
    gerçekleşmesi için bir plan yapın.

    Eşinizle ayrılık ya da boşanma konusunu güvenli bir şekilde nasıl konuşabileceğinizi planlayın.

    Evden ayrılırken çocuklarınızı da yanınızda götürmeye çalışın.

    Evden eşinizin olmadığı ve birkaç saat dönmeyeceği bir zamanda ayrılın.

    Kimin yanında kalacağınızı planlayın, bu kişilerle önceden konuşun ve niyetinizi açıklayın.

    Yasal yollara başvurabilmek için yanınıza size ve gerekirse
    çocuklarınıza ait kimlik, pasaport, evlilik cüzdanı, varsa
    sağlık karnesi, banka hesap cüzdanı, almış olduğunuz eğitimlerle
    ilgili diploma veya sertifikaları ve varsa daha önceki şiddet
    olayları sonrası aldığınız hükümet tabibi ya da adli tıp
    raporlarını alın.

    Artık birlikte yaşamıyorsanız ama eşiniz tehditlerini sürdürüyorsa

    *Gerekirse evinizin kilidini değiştirin.

    *Evde yalnız kalmamaya dikkat edin.

    *Eski eşinizle karşılaşacak olursanız nasıl kaçabileceğinizi planlayın.

    *Yakınlarınıza, komşularınıza, iş arkadaşlarınıza eşinizi evinizin ya
    da işyerinizin yakınında gördüklerinde size haber vermelerini
    tembihleyin.

    *Eski eşinizle buluşmanız gerektiğinde mümkün olduğunca toplu yerlerde görüşün.

    *Eski eşinizin saldırganlığını arttırdığını bildiğiniz sözlerle konuşmamaya dikkat edin.

    *Her zaman kullandığınız güzergahları sık sık değiştirin.

    *Çocuğunuzun okulunu veya iş yerinizi endişelerinizden haberdar edin.

    *Eşiniz sizi rahatsız etmeye devam ederse polise başvurun.

    *Ailenin Korunmasına Dair Kanun uyarınca gereken tedbir kararının
    alınması için polise, herhangi bir Aile Mahkemesine veya
    Savcılığa başvurun.

    Aile içi şiddettin çocuğum üzerindeki etkilerini azaltmak için ne yapabilirim?



    Çocuğunuzun her şeyin farkında olduğunu bilin: Çocuklar
    kendilerine şiddet uygulanmasa veya şiddet onların yanında
    gerçekleşmese bile evdeki şiddeti hissederler ve bundan
    etkilenirler.

    Çocuğunuzla şiddeti konuşun: Çocuğunuzla şiddet konusunda
    konuşmaya karar verdiğinizde onun sizinle bu konuyu konuşmak
    istemeyebileceğini veya cevaplamakta oldukça zorlanacağınız
    sorular sorabileceğini baştan kabul edin.

    Kısaca durumu ve ailenin bu durumdan nasıl etkilendiğini anlatın.
    Sorularına açık ve doğru cevap verin. Detaylara girmeyin.

    Bazı çocuklar sizi üzmemek için şiddet hakkında
    konuşmak istemezler ve üzüntülerini, korkularını,
    kızgınlıklarını içlerine atarlar. Sizinle duygularını paylaşması
    onu cesaretlendirin, ama konuşmak istemiyorsa zorlamayın.

    Onu dinleyin ve duygularını kabul edin: Çocuğunuz sizinle
    duygularını paylaşırsa onu ilgi ve anlayışla dinleyin. Yargılamayın,
    eleştirmeyin ve duygularını geçiştirmeye çalışmayın.

    Çocuklar genellikle evdeki şiddetten kendilerini sorumlu
    tutarlar. Suçluluk duygusu çocuğu derinden yaralayabilir.
    Çocuğunuza bunun onun suçu olmadığını açık bir
    şekilde belirtin.

    Çocuğunuz şiddet nedeni ile size de kızgın olabilir ve sizi
    suçlayabilir. Bu normal bir tepkidir. Savunmaya geçmeden
    dinlemeye çalışın. Söylediklerini dikkate alacağınızı ama
    şiddetin, nedeni ne olursa olsun kesinlikle yanlış bir davranış
    olduğunu belirtin.

    Çocuğunuza şiddet kullanmamayı öğretin: Bazı
    çocuklar şiddet uygulayan ebeveyni tarafından şiddete kullanmaya
    teşvik edilir. Onlara şiddet kullanmamayı öğretmek önemlidir.
    Çocuğunuza şiddetin kabul edilemez ve yanlış bir davranış
    olduğunu anlatır, kız ve erkek çocularınız arasında ayırım
    yapmayarak ona kadın ve erkek rolleriyle ilgili sağlıklı bir bakış
    açısı kazandırır, kızgınlığınızı ondan çıkartmaya
    kalkışmazsanız onun da şiddeti doğal bir olaymış gibi görmesinin
    önüne geçebilirsiniz. Örneğin çocuğunuza,
    onlar büyürken anne-babaların bazı sınırlamalar
    getirebileceğini, ancak kızların da aynı erkekler gibi kendi
    davranışlarından sorumlu olduğunu anlatabilirsiniz.

    Çocuğu aracı olarak kullanmayın: Çocuğunuzun sizinle
    eşiniz arasında arabuluculuk yapmasını ya da taraf tutmasını istemeyin.
    Arabuluculuk küçük bir çocuk için
    oldukça ağır bir görevdir. Eşler kendi aralarında
    anlaşamasa bile çocuk her iki ebeveynini de sever. Eğer kendisi
    tercih ederse ve güvenli bulursa bu konuda yaşadığı
    üzüntü, gerginlik ve diğer duyguları şiddet
    gösteren ebeveynine anlatabilir. Bu konuda çocuğunuzu siz
    zorlamayın.
    Şiddete maruz kalırsanız çocuğunuzun sizi korumasını istemeyin.
    Kendinizi korumak sizin görevinizdir. Şiddet sırasında
    çocuğunuz da yaralanabilir. Ayrıca sizi koruyamadığı
    düşünürse suçluluk duyabilir.

    Güven verin: Çocuğunuza evde yaşanan şiddet hakkında yardım
    alabileceğiniz kişiler olduğunu ve gerekirse yasal yollara
    başvurabileceğinizi anlatarak, güven verin.

    Gerektiğinde çocuğunuzun öğretmeni ile konuşun:
    Öğretmen şiddetin etkileri ile baş etmesinde çocuğunuza
    destek ve anlayış gösterebilir, çocuğunuzu eğer varsa
    okuldaki Psikolojik Danışma ve Rehberlik Servisine
    yönlendirebilir. Ayrıca en yakındaki Rehberlik Araştırma Merkezi
    ve destek verebilecek kuruluşlar hakkında size bilgi verebilir. Evdeki
    şiddet nedeniyle çocuğunuzun okuldaki davranışları da değişmiş
    olabilir. Öğretmen, durumdan haberdar olursa çocuğunuzun
    davranışlarıyla ilgili daha doğru bir anlayış geliştirebilir.
    Çocuğunuza konuyu öğretmeni ile konuştuğunuzu
    söylemeniz ise, ondaki şiddeti gizli tutmanın yol
    açabileceği gerginliği azaltabilir.

    Korunmayı öğretin: Çocuğunuza evdeki şiddet tehlikeli
    boyutlara varacak olursa neler yapması gerektiğini öğretin (
    saklanmak, polise haber vermek, komşunun ya da akrabalardan birinin
    evine kaçmak gibi).
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

    Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 6:58 pm

    Şiddete uğrayan bir tanıdığınıza nasıl yardım edebilirsiniz?

    Aile içi şiddet sadece bir “aile meselesi” değildir.
    Şiddet suçtur. İlgisiz veya sessiz kalmanız şiddete uğrayan
    yakınınız için tehlike yaratabilir. Aile içinde şiddete
    uğrayan bir tanıdığınıza (komşunuz, arkadaşınız, işyerinden bir
    tanıdığınız, akrabanız, öğrenciniz, veliniz) vereceğiniz destek
    çok değerlidir. Bu kişinin size aile sırlarını açması
    gerekmez; yalnızlığını ve çaresizliğini onu dinleyerek, şiddet
    hakkında bilgi vererek, çözüm yollarını
    düşünmesine yardımcı olarak azaltabilirsiniz.


    Tanıdığınızın şiddet gördüğünü ve yardıma ihtiyacı olduğunu nasıl anlayabilirsiniz:

    *Tanıdığınızın yüzünde, sırtında, kolları veya bacaklarında
    belirgin morluklar, yaralar, kırıklar var mı? Sık sık başına bir kaza
    geldiğini mi söylüyor? Örneğin: “Merdivenden
    düştüm”, “Kapıya çarptım” gibi. Bu
    kişi sık sık çeşitli kaza bahaneleri ile işe, eğer öğrenci
    ise okula gelmiyor mu?

    *Tanıdığınızın eşi onu sık sık herkesin içinde azarlıyor, ona hakaret ediyor veya ona tehditler savuruyor mu?

    *Tanıdığınızın eşi onu çok sıkı kontrol ediyor mu? Örneğin
    onun ne giyeceğine, nereye gideceğine, kiminle konuşacağına, ailesi ile
    görüşüp görüşmeyeceğine eşi mi karar veriyor?

    *Tanıdığınızın davranışlarında bir değişiklik var mı? Örneğin,
    ürkmüş, bitkin, uykusuz, gergin, sinirli ya da ağlamaklı
    görünüyor mu? Çocukları sık sık ağlayıp,
    huysuzluk yapıyorlar mı? Eskiden farklı olarak okul başarıları
    düştü mü?



    Güven verin ve sizinle konuşmasını sağlayın:

    Ona, size güvenebileceğini, onun için endişelendiğinizi
    söyleyin ve sizinle maruz kaldığı şiddet hakkında konuşup
    konuşamayacağını sorun. Sizin de elinizden fazla bir şey gelmeyebilir.
    Her sorunun cevabını bilemeyebilirsiniz. Yine de ona yardımcı olmak
    istediğinizi belirtin. Bu onun yalnızlık ve çaresizlik duygusunu
    azaltacaktır. Tanıdığınızla eşi yokken, yalnızken
    görüşün.

    Dinleyin:

    Dinlemek ona yapacağınız en değerli yardımdır. Onu konuşmak için
    zorlamayın, ayrıntılı sorular sormayın. Bırakın size kendi istediği
    kadar açılsın. Hiçbir zaman onu suçlamayın ve
    korkusunu küçümsemeyin. Söylediklerine inanın.
    Yargılamayın, eleştirmeyin, olayları hafife alan veya alaycı yorumlar
    yapmayın.

    İlgilenin:

    Tanıdığınızı sık sık ziyaret edin veya davet edin. Onunla bağlantınızı
    koparmayın. Onun kendisini daha iyi hissetmesini sağlayın. Eğer evde
    aşağılanıyorsa büyük bir ihtimalle kendine güveni
    zayıflamıştır. Ona değer verdiğinizi, dostluğunu önemsediğinizi
    hissettirin. Onun güçlü yanlarını, beğendiğiniz
    özelliklerini belirtin. Yaptıklarını övün.

    Yardım alması için destek olun:

    Ona yardımcı olabilecek yakınlarının olup olmadığını sorun. Gerekirse
    ona evini açabilecek akrabaları var mı? Eşine sözü
    geçen bir aile büyüğü, eşinin bir yakını,
    arkadaşı var mı? Bu kişiden eşi ile konuşması için yardım
    istenebilir mi?

    Bilgi verin:

    Bu kitapçıkta da yer alan ve şiddete uğrayan kişilere destek
    verebilecek kuruluşları araştırın ve bu bilgileri tanıdığınıza verin.
    Ona Ailenin Korunmasına Dair Kanun’dan söz edin.

    Kararlarına saygı gösterin:

    Ona evliliği ile ilgili ne yapması gerektiğini siz söylemeyin.
    Onun kendisi veya çocukları için ne yapabileceğine karar
    vermesine yardımcı olun. Eğer tanıdığınız eşinden ayrılmak istemiyorsa
    ve eşini affetmeye hazırsa, onun bu kararına saygı gösterin ama
    şiddet göstermenin yanlış bir şey olduğunu ve suç
    sayıldığını vurgulayın. Eğer tanıdığınız eşinden ayrılmaya karar
    verdiyse ona şiddete katlanmaya devam etmesini önermeyin.
    Unutmayın; siz tanıdığınıza destek olmak istiyorsunuz.

    Korunmasına yardımcı olun:

    Eğer eşi, tanıdığınızı ( veya bir anne/ baba çocuğunu) sizin
    önünüzde azarlıyor veya aşağılıyor veya ona vuruyor ise
    bunu onaylamadığınızı açık bir şekilde belirtin.

    Kendinizin de güvenliğini önemseyin: Buna öncelik verin.
    Şiddete başvuran kişi sizin müdahalenizden hoşlanmayıp daha da
    saldırganlaşabilir.

    Tanıdığınızın acil durumda size haber verebilmesi için
    mümkünse bir sinyal veya şifre belirleyin; ona kendisinin ve
    çocuklarının önemli evraklarının bir fotokopisini size
    vermesini önerin.



    Lütfen unutmayın:

    Aile içi şiddet ciddi yaralanmalar hatta ölümle
    sonuçlanabilir. Eğer şiddete şahit olursanız ya da
    çığlıkları işitiyorsanız derhal polisi ya da Jandarmayı (155
    -156) arayabilir ya da Savcılık veya Aile Mahkemesi’ne olayı
    ihbar ederek Ailenin Korunmasına Dair Kanun uyarınca tedbir alınmasını
    isteyebilirsiniz.


    Yakınlarınızdan bir çocuk aile içinde şiddete uğruyorsa:
    Yanında güvende olabileceği bir akrabasını bulup çocuğu
    korumasını isteyin. En yakın karakola, Sosyal Hizmetler Çocuk
    Esirgeme Kurumu’na veya doğrudan herhangi bir adliyede Aile
    Mahkemesi’ne başvurarak ihbarda bulunabilirsiniz. ( Aynı
    başvuruları ailesinde şiddet gördüğünü bildiğiniz
    bir yaşlı için de yapabilirsiniz.)
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

    Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:00 pm

    KADINA YÖNELİK ŞİDDET

    ve

    AİLENİN KORUNMASINA DAİR KANUN




    Av. Nazan Moroğlu

    İstanbul Barosu

    Kadın Hakları Komisyonu Başkanı



    Kadına yönelik şiddet ister kamusal isterse özel yaşamda
    meydana gelsin, kadının fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik
    açıdan zarar görmesine ve acı çekmesine yol
    açan, kadının temel hak ve özgürlüklerini ve
    onurunu zedeleyen bir eylemdir.

    Kadına yönelik şiddet olaylarına işyerinde, sokakta, okulda,
    gözaltında, savaşta rastlanmaktadır. Ama ne yazık ki kadınlar, en
    korunduğu yer diye düşünülen “aile
    içinde” de, hatta daha yaygın bir şekilde şiddete
    uğramaktadırlar.

    Hakaret, tehdit, dayak, aşağılama, cinsel taciz, tecavüz, yaralama
    hatta öldürme biçimindeki bu gibi eylemler, genellikle
    erkeklerin kadınlar üzerinde egemenlik sağlaması amacıyla
    uyguladıkları güç gösterisidir.

    Aslında kadına yönelik şiddet yeni bir olgu olmamasına rağmen, bir
    sorun olarak nitelenmesi ile şiddetin önlenmesi, mağdurun
    korunması ve şiddet uygulayanın cezalandırılması için yapılan
    çalışmalar ancak 1970’li yıllardan sonra gündeme
    gelebilmiştir.



    Uluslar arası hukuk alanında kadına yönelik şiddetin

    önlenmesi amacıyla yapılan çalışmalar
    :



    Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Birleşmiş Milletler tarafından

    hazırlanan ve üye ülkelerin onayına sunulan Uluslar arası
    Sözleşmeler, başta Kadınlara Karşı Her Türlü
    Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve Ek İhtiyari Protokol
    olmak üzere ve daha sonra özellikle “kadına
    yönelik şiddet” konusunda kabul edilen BM Bildirgesi,
    devletlerin iç hukuklarında da bu yolda düzenlemeler
    yapılması açısından yol gösterici olmuştur. Bölgesel
    Sözleşmeler de bu açıdan önem taşımaktadır.

    Uluslar arası hukuk açısından kadına yönelik şiddetin
    önlenmesine ilişkin ilk önemli belge, 20 Aralık 1993
    tarihinde BM Genel Kurulunda kabul edilen “Kadınlara Karşı
    Şiddetin Önlenmesine Dair Bildirge”dir.

    Bütün dünya ülkeleri bu Bildirge’nin kabul
    edilmesi için, “Kadın Haklarını Çiğnemek İnsan
    Haklarını Çiğnemektir” sloganıyla yürütülen
    bir imza kampanyasına destek vermişlerdir. Dünyanın her yerinde
    kadınlara karşı uygulanan şiddet konusunda acilen önlem alınması
    talebiyle açılan bu imza kampanyasında Türkiye
    koordinasyonunu İ.Ü. Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi
    üstlenmiş ve NGO’larla işbirliği içinde imzaların
    toplanmasına destek vermiştir. Kampanyaya katılan ülkeler arasında
    Türkiye 30.000’den fazla imza toplayarak birinci sırayı
    almıştır.

    “Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair
    Bildirge”de, şiddetin önlenmesi, failin cezalandırılması ve
    şiddete uğrayanın korunması konusunda Devletlere düşen
    sorumluluklar ve görevler ayrıntılı bir şekilde
    düzenlenmiştir. Bildirge’de, Devletlerin iç
    hukuklarında ceza, medeni, idare ve iş hukuku ile ilgili kanunlarında
    “şiddet uygulayanın cezalandırılması ve kadınların sahip
    oldukları haklar konusunda bilgilendirilmeleri ve bu konuda
    NGO’larla işbirliği yapılması”
    öngörülmüştür. Ayrıca, özellikle şiddete
    uğrayanların güvenliği ve fiziksel ve psikolojik rehabilitasyonu
    için Hükümet bütçesinde yeterli
    ödenek ayrılması hususu da önemle vurgulanmıştır. Birleşmiş
    Milletler uzman kuruluşlarının rolüne de değinilen
    Bildirge’de kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda
    bilginin yaygınlaştırılmasına ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

    Bildirge, hukuki bağlayıcılığa sahip olmadığı halde, kadınlara
    yönelik şiddetin önlenmesi açısından içerdiği
    ilke ve kurallar, tüm devletlerce dikkate alınmakta ve yapılan
    iç hukuk düzenlemelerine dayanak oluşturmaktadır.

    Bölgesel bir Sözleşme niteliğinde olan “Kadınlara Karşı
    Şiddeti Önleme, Cezalandırma ve Ortadan Kaldırmaya İlişkin İnter
    Amerikan Sözleşme”sinde ise şiddet fiziksel, ruhsal ve
    cinsel şiddet biçiminde ve üç ayrı kategoride ele
    alınmıştır.

    – Aile içi şiddet: dayak, hakaret, cinsel istismar, evlilik içi tecavüz vb.

    – Toplum tarafından uygulanan şiddet: işyerinde, eğitim
    kurumlarında, sokakta, cinsel taciz, sindirme, kadın ticareti,
    fahişeliğe zorlama vb.

    – Devlet kaynaklı/ devletin işlediği ya da göz yumduğu
    şiddet: işkence, göz altında ve silahlı çatışmalarda
    tecavüz vb.



    Hem BM Bildirgesinde hem de İnter Amerikan Sözleşmesinde, özel
    ya da kamusal alanda uygulanan kadına yönelik şiddeti önleme,
    soruşturma ve cezalandırmada, Devletlerin etkin ve kararlı bir politika
    izlemeleri ve bu yolda gereken özeni göstermeleri konusundaki
    yükümlülükleri önemle vurgulanmıştır. Bunun
    yanında “Devletin veri toplama ve istatistiklere dayalı araştırma
    yapma görevi” olduğu da belirtilmiştir.



    Avrupa düzeyinde, İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri

    Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinde (Avrupa İnsan Hakları
    Sözleşmesinde) ve Avrupa Konseyi çerçevesindeki
    diğer insan hakları belgelerinde “kadının şiddete karşı
    korunması” bakımından özel bir düzenleme mevcut
    değildir.

    Ancak, kadına karşı şiddeti önlemeye yönelik özel bir
    düzenleme olmamakla beraber, Avrupa İnsan Hakları
    Sözleşmesinde yer alan “işkence yasağı, insanlık dışı ve
    kötü muamele yasağı ve zorla çalıştırma yasağı”
    gibi kurallardan hareketle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin
    “BM Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesine İlişkin
    Bildirge”deki ilkelerle ve kurallarla örtüşen kararları
    olduğunu görüyoruz.



    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları yanında,
    ayrıca Avrupa Birliği’nde işyerinde cinsel tacizin
    önlenmesine ilişkin Avrupa Komisyonu Tavsiye kararları ve Daphne
    programının kurulması kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda
    atılmış somut adımlardır. Başlangıçta Ekonomik Topluluk kurmak
    amacıyla oluşan günümüzdeki adıyla Avrupa Birliğinde;
    Avrupa Komisyonu Tavsiye Kararlarında görüldüğü
    gibi, kadına yönelik şiddet konusu iş yerinde cinsel tacizin
    önlenmesi çerçevesinde, diğer bir ifadeyle
    çalışma yaşamı çerçevesinde ele alınmaktadır.

    Avrupa Komisyonu’nun “İşyerinde Kadın ve Erkeklerin
    Onurunun Korunması Hakkında 27.11.1991 tarihli Tavsiye
    Kararı”nda: ‘İşyerinde cinsel nitelikli istenmeyen
    davranışın üstün veya astın yapmış olması, cinsel tacizin
    varlığı bakımından bir farklılık yaratmaz’ denilerek cinsel
    tacizin önlenmesi ve mağdurun korunmasında izlenmesi gereken ilke
    ve yöntemlere yer verilmiştir. Ayrıca cinsel tacizin fiziksel veya
    sözlü ya da sözsüz şekilde
    gerçekleşebileceğine de dikkat çekilmiştir.

    Avrupa Parlamentosu 1997 yılında aldığı “Avrupa Çapında
    Kadınlara Karşı Şiddete Sıfır Hoşgörü” başlıklı
    kararıyla “1999 yılının Avrupa Kadınlara Karşı Şiddete Hayır
    Yılı” ilan edilmesini ve bu çerçevede bir
    kampanyanın başlatılmasını önermiştir. Bu kararda, üye
    devletlerin iç hukuklarında özel düzenlemeler
    yapılması, böylece cinsiyete dayalı şiddete uğramış kişilerin
    korunması ve cinsel tacizin önlenmesi
    öngörülmüştür. Avrupa Parlamentosunun
    önerisi doğrultusunda yapılan izleme toplantıları sonunda
    hazırlanan Rapor’da; Avusturya’da aile içi şiddete
    ilişkin federal bir yasanın çıkarıldığı, İspanya ve
    Finlandiya’da Ceza Kanunlarına şiddeti cezalandıran kurallar
    konulduğu, diğer üye ülkelerde de bu yolda
    çalışmaların sürdüğü belirtilmiştir.

    Ayrıca, 1999 yılında kurulan Avrupa Birliği Kadın Hukukçuları
    Derneği (EWLA) üyeleri ve Avrupa Kadın Lobisi (EWL), Avrupa
    Antlaşmalarında herhangi bir yasal dayanağı bulunmayan “kadına
    yönelik şiddet” konusuna, hazırlanmakta olan Avrupa
    Konvansiyonunda (Convention for the Future of Europa) yer verilmesi
    için etkinliklerini sürdürüyorlar.



    24.1.2000 tarihinde Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından
    Daphne Programının kabulü, Avrupa düzeyinde kadına
    yönelik şiddeti önleme konusunda atılmış olan somut bir
    adımdır. Daphne Programı kapsamında “şiddet” en geniş
    anlamıyla yorumlanmıştır. Buna göre; cinsel taciz, tecavüz,
    aile içi şiddet, ticari sömürü, kadın ticareti,
    işyerinde, eğitim kurumlarında tehdit ve sindirme amaçlı
    konuşmalar, baskılar ve bu gibi davranışlar “cinsiyete dayalı
    şiddet” olarak kabul edilmiştir. Avrupa Komisyonunun önerisi
    üzerine dört yıllık bir Topluluk Programı haline
    dönüştürülen (1.1.2000 – 31.12.2003) Daphne
    programına ayrılan bütçe 20 Milyon Euro’dur. Daphne
    aday ülkelerin projelerine de açılmıştır. Ancak,
    Türkiye henüz katılım payını yatırmadığı için bu
    programdan yararlanamamaktadır. Ama diğer AB ülkelerinin
    projelerine partner olarak katılabilmesi mümkündür.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

    Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:01 pm

    Avrupa Birliği’nde çıkarılan
    son Yönerge’de, Avrupa Birliği Hukuku
    çerçevesinde ilk kez “cinsel taciz” kavramına
    yer verildiği görülmektedir. Üye ülkeleri bağlayıcı
    nitelikte olan Yönerge, 23 Eylül 2002 tarihinde kabul
    edilerek 5 Ekim 2002’de AB Resmi Gazetesinde yayınlanmıştır.
    Söz konusu Yönergede:

    “İşyerinde cinsel tacizin ‘erkek ve kadına eşit davranma
    ilkesine’ aykırı düştüğü ve bu nedenle
    önlenmesi gerektiği ve bu gibi ayrımcılığın engellenmesi
    için özellikle işe alınma ve hizmet içi eğitim
    aşamalarında özen gösterilmesi gerektiği” kabul
    edilmiştir. Yeni Yönerge’de yer alan kuralların üye
    ülkelerce en geç 5 Ekim 2005 tarihine kadar iç
    hukuklarına yansıtılması, bu yolda düzenleme yapılması
    gerekmektedir. Ayrıca, ülkelerin bu konuda idari önlemleri de
    alması gerektiği belirtilmiştir. (Official Journal L 269, 5/10/2002;
    No.73; P. 0015-0020).



    AB’ye uyum açısından İş Kanunu’nda yapılan
    değişiklikle, 20 Mayıs 2003 tarihinde kabul edilen İş K. 24. maddesinde
    “iş yerinde cinsel tacizin” işçinin iş
    sözleşmesini derhal fesih edebilmesi için haklı neden
    oluşturduğu kabul edilmiştir. Bu maddeye göre:

    İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı

    MADDE 24.- Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda
    yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce
    veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

    II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

    b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve
    namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda
    bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.

    d) İşçinin diğer bir işçi veya
    üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize
    uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli
    önlemler alınmazsa.



    İç Hukukumuzda

    Şiddete Uğrayanı Koruyan özel bir yasa
    :

    “4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun”





    Kadına yönelik şiddet konusu ülkemizde 1980’lerde
    gündeme girmiştir. Toplumun bu konuda duyarlılığının
    geliştirilmesi için konferanslar, paneller düzenlenmiş ve
    yapılan çalışmalar sonucu “kadına yönelik
    şiddet” görünür kılınmıştır. Bütün
    dünyada olduğu gibi ülkemizde de aile içi şiddetten en
    çok kadınlar etkilenmektedirler. Toplumun yarısını oluşturan
    kadınların büyük bir bölümünün şiddete
    uğraması, Anayasamızda toplumun temeli olduğu kabul edilen ailenin
    dolayısıyla giderek toplum yapısının bozulmasına neden olmaktadır.
    Başbakanlık Aile Araştırma Kurumunun yaptırdığı bir araştırma sonucuna
    göre ailelerin % 34’ünde fiziksel şiddet, %
    53’ünde sözlü şiddetin uygulandığı ve ev
    içi şiddetin yoğun olarak yaşandığı açıklanmıştır.

    Uluslar arası hukuk alanda yaşanan gelişmeler ve ailenin korunmasını
    güvence altına alan Anayasa’nın 41. maddesi de göz
    önünde tutularak, bu tür olumsuzlukların önüne
    geçebilmek için iç hukukumuz açısından
    çok önem taşıyan özel bir yasanın çıkarılması
    sağlanmıştır.

    14 Ocak 1998 tarihinde “4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun” kabul edilerek bu önemli adım atılmıştır.

    Yasanın adı her ne kadar “Ailenin Korunması” ise de
    içeriğinde esas itibariyle kadının şiddetten korunması
    amaçlanmış olduğu görülmektedir. Bu nedenle de hakimin
    hükmedeceği tedbirler sayılırken Kanunda
    görüldüğü gibi, bu tedbirler “kusurlu
    eş” açısından düzenlenmiştir.



    Yasanın getirdiklerine kısaca değinecek olursak;

    Aile içi şiddete maruz kalan eşin veya aile bireylerinden
    birinin ya da olaya tanık olan 3. bir kişinin başvurusu veya Cumhuriyet
    Savcılığının bildirmesi üzerine, Aile Mahkemesi Hakimi resen
    (kendiliğinden) olayın niteliklerini göz önünde
    bulundurarak Kanunda yazılı tedbirlerin birine, birkaçına veya
    hepsine birden hükmeder. Bu tedbirler:

    Kusurlu eşin;

    a) şiddete veya korkuya yönelik davranışlarda bulunmaması,

    b) müşterek evden uzaklaştırılması, evin (aile konutunun) şiddete
    uğrayan eşe ve çocuklarına tahsis edilmesi, şiddet uygulayan
    eşin eve yaklaşmaması,

    c) ev eşyalarına zarar vermemesi,

    d) aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi,

    e) varsa ***** ve benzeri araçlarını zabıtaya teslim etmesi,

    f) alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak ortak konuta gelmemesi,

    Hakim bu tedbirlere en çok 6 ay süre için hükmedebilir.

    Kusurlu eşe, kararda hükmolunan tedbirlere uymazsa tutuklanacağı
    ve tedbir süresinin hapis cezasına dönüşeceği ihtar
    edilir.

    Hakim, şiddete uğrayanın yaşam düzeyine uygun bir tedbir nafakasına da hükmeder.

    Başvurular harca tabi değildir.

    Koruma kararının bir örneği Aile Mahkemesince Cumhuriyet
    Başsavcılığına tevdi olunur. Savcılık kararın uygulanmasını zabıta (ve
    gerektiğinde psikolog, sosyal çalışmacı gibi uzman kişiler)
    aracılığıyla izler. Kusurlu eşin karara uymaması halinde, zabıta
    mağdurun şikayetine gerek kalmaksızın evrakı resen Savcılığa iletir.

    Savcı da karara uymayan kusurlu eş hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar.



    Yasanın Uygulanması:

    Kanun yürürlüğe girdikten sonra, şiddete uğrayan bir
    kadının İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu’na başvurması
    üzerine, kendisine yardımcı olunmuş ve bir üyemiz
    aracılığıyla bu Kanun çerçevesinde ilk davayı
    açılmıştır. Yasanın uygulanmasında karşılaşılan ilk zorluk,
    hakimin tedbir kararını derhal vermesini sağlamak konusunda olmuştur.
    “Tedbir Kararının Derhal Verilmesi” gerekir, bu husus
    Yasanın Gerekçesinde de önemle vurgulanmıştır: “Aile
    Mahkemesi, mağdurun tekrar şiddete uğrama ihtimalini göz
    önüne alarak, başvurunun hemen ardından tanık ya da karşı
    tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir”
    denilmiştir.

    Uygulamada tedbir başvurusu üzerine mahkemenin acilen karar
    vermemesi, duruşma günü vererek tedbir kararını bir süre
    sonra vermesi gibi aksaklıklar söz konusu olmaktadır, ancak bu
    durum Yasanın gerekçesine ve amacına aykırıdır. Zira şiddete
    uğrayanın mahkemeye başvurusu da yeni bir şiddet sebebi olabilecektir.

    Uygulamadaki bu gibi yanlışlardan dönülerek, usulüne
    uygun başvurusu ve özellikle doktor raporu bulunan olaylarda hakim
    derhal tedbiri vermelidir.

    Ayrıca, uygulamada en çok şikayet edilen diğer bir konu, şiddete
    uğrayan kadınların başvuru sırasında karşılaştıkları zorluklardır. İlk
    başvurusunu genellikle karakola yapan kadın, polisin göstereceği
    olumsuz ve ters davranış karşısında, adeta ikinci kez şiddete uğramış
    olacaktır. Bu nedenle, özellikle semt karakollarındaki polislerin
    yasa konusunda bilgilendirilmesi ve bu konuda hizmet içi eğitim
    verilmesi önem taşımaktadır.

    Almanya’da şiddetin önlenmesi konusunda çıkarılmış
    olan benzer bir yasanın etkili bir şekilde uygulanabilmesi için;
    ilkin pilot bölgeler oluşturulmuş ve “şiddet
    türleri” ve “fiziksel şiddetin kişileri ruhsal
    açıdan ağır biçimde zedelediği ve giderek bu durumun
    toplumsal açıdan da olumsuz etkisi olacağı ” konularında
    polis merkezlerinde çalışanlar bilgilendirilmiştir. “Bize
    Güvenin – Şiddete Son Verelim” projesiyle polislerin
    şiddete uğrayanlara duyarlı davranmalarının sağlanmasına
    çalışılan bu bölgelerde (Polizeipraesidium Niederbayern)
    beş yıl sonra yapılan araştırmada aile içi şiddet olaylarının
    %30 oranında azalmış olduğu görülmüştür.



    Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un, ilk başvuru yeri olan polis
    karakolunda ve daha sonra mahkemede Yasanın çıkarılış amacına
    uygun şekilde uygulanması, zaman içinde kuşkusuz kadına
    yönelik şiddet eylemlerini önleyici, caydırıcı rol
    oynayacaktır.

    Kanunun çıkarılmasının birinci yılında (1.10.1999 –
    1.12.1999) iki ay içinde Türkiye genelinde 1727 dava
    açılmış olması dikkate değerdir. Bu davaların 564’ü
    Ege Bölgesinde, bunun 476’sı İzmir’de
    açılmıştır. İstanbul’da 256, Eskişehir’de 149,
    Elazığ’da 31, Diyarbakır’da ise 28 dava açılmıştır.



    İstanbul mahkemelerinde yapılan bir araştırmada 4320 sayılı Kanuna
    dayanarak açılan davaların % 92’sinde DERHAL tedbir kararı
    verildiği görülmüştür. 9 Ocak 2003 tarihinde Aile
    Mahkemelerinin kurulması ile birlikte, 4320 kapsamındaki olayların Aile
    Mahkemesinde görülecek olması “şiddetin önlenmesi
    açısından” olumlu bir katkı sağlayacaktır.



    Aslında aile içi şiddet, rakamlara yansıyanlardan çok
    daha fazla olduğu bilinmektedir. Şiddete uğrayanların ancak yaklaşık %
    20’si resmi makamlara başvurmaktadır. % 88 olayda şiddet erkek
    tarafından uygulanmıştır.

    Şiddete maruz kalan kadının neden başvuruda bulunmadığına bakıldığında,
    ekonomik bakımdan güçsüz olması, bir işte
    çalışmaması dolayısıyla cesareti olmaması veya iddiasının
    ciddiye alınmayacağı korkusunu taşıması ya da saldırganın
    cezalandırılmayacağı ve şiddetin tekrarlanacağı endişesi içinde
    olduğu görülmektedir.



    Şiddete uğrayan sessizlik çemberini kırıp, Kanunen kendisine
    tanınan hakkını kullanmak istediğinde, karakoldan başlayarak mahkemede
    ve tedbirlerin uygulanması safhasında 4320 sayılı Kanunun getiriliş
    amacı her zaman göz önünde tutulmalı ve amaca uygun
    şekilde uygulanmalıdır.

    Bazı eksikliklerine rağmen bu Yasanın çıkarılmış olması büyük kazançtır.



    Kadına yönelik şiddetin tam anlamıyla önlenebilmesi
    için, önlemlerin hukuk alanıyla sınırlı kalması, yasal
    düzenlemelerin yapılması tabii ki yeterli değildir. Kanun
    konusunda bilgilendirme toplantıları yapmada Barolara, bu bilgilerin
    yaygınlaştırılmasında görsel ve yazılı medyaya, kanunun
    uygulanmasında adli tıptan, sosyal hizmetlere; polis teşkilatından
    yargı mekanizmasına kadar herkese görev düşmektedir.
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

    Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:01 pm

    Uluslararası Af Örgütü Basın Açıklaması


    ÖZET

    Aşağıdaki istatistikler kadına yönelik şiddetin dünya
    çapında ne denli ağır ve yaygın bir sorun olduğunu ortaya
    koymaktadır. Ancak, bu rakamlar bu insan hakları ihlalinin
    gerçek boyutunu göstermemektedir. Kapsamlı ve ayrıntılı
    olamadıkları için ihtiyatlı bir biçimde ele alınmalıdır.
    Kadına yönelik şiddet sistematik olarak araştırılmamakta ve
    gerçek istatistikler veriler bulunmamaktadır. Birçok
    kadın, uğradığı şiddeti rapor etmemektedir – utanmakta,
    kendilerine şüpheyle yaklaşılmasından, inanılmamasından veya daha
    fazla şiddete maruz kalmaktan korkmaktadırlar. Bazı ülkelerde bu
    sorunla ilgili hiçbir bilgi olmaması ve bazı ülkelerde de
    kapsamlı bilgi bulunmaması, bu sorunun ülkeye özel olduğu
    anlamına gelmemektedir. Aksine, incelenmesi ve baş edilmesi için
    daha fazla araştırma yapılması gerektiğinin altını çizmektedir.

    KÜRESEL KÖY

    Kadına yönelik şiddet küçültülmüş bir
    dünyada, 1000 kişilik bir küresel köyde nasıl
    görünürdü? (rakamlar BM, WHO ve
    hükümetler ve hükümet dışı örgütlerin
    istatistiklerine dayanarak verilmektedir)

    · Nüfusun beş yüzü kadın

    · Aslında 510 olacaktı ama 10 bebek cinsiyet kökenli
    kürtaj nedeniyle hiç doğamadı veya ihmal sonucu bebekken
    öldü.

    · 300 kadın Asyalı

    · 167 kadın tüm hayatlarının bir noktasında dayak yemiş veya bir başka şiddet türüne maruz kalmıştır.

    · 100 kadın tecavüz veya tecavüze teşebbüs kurbanı olacaktır.

    KADINLAR VE NÜFUS

    · Dünya nüfusunun %49.7’si kadın (3,132,342,000 kadın; 3,169,122,000 erkek) (BM Nüfus Dairesi)

    · Normalde yaşıyor olması gereken en az 60 milyon kız
    çocuğu cinsiyet tercihli kürtaj veya erkek
    çocuklarından daha önemsiz olarak
    görüldükleri için yetersiz bakım nedeniyle
    çeşitli toplumlarda “kayıp”lar. (E, Joni Seager,
    2003).

    AİLE İÇİ ŞİDDET

    Aile içi şiddet farklı biçimlerde görülmektedir
    – tokat, yumruk, tekme ve dayak gibi fiziksel saldırıdan
    sindirme, sürekli küçümseme ve aşağılama,
    ailesinden ve arkadaşlarından tecrit etme, hareketlerini izleme ve
    kısıtlama, bilgiye ve yardıma erişimini engelleme gibi kontrol
    amaçlı tavırları da içeren psikolojik tacize kadar geniş
    bir spektrumda görülmektedir.

    Dünya çapında

    · Her üç kadından en az biri, veya yaklaşık bir
    milyar kadın hayatlarının bir noktasında dayak yemiş, zorla seks
    yapmaya zorlanmış ya da farklı bir biçimde tacize uğramaktadır.
    Bunu yapan genellikle kendi ailesinden veya tanıdığı biri. (E, L Heise,
    M Ellsberg, M Gottemoeller, 1999).*

    · Kadınların yaklaşık %47’si ilk cinsel ilişkilerinin zorla olduğunu bildirmektedir. (A, WHO 2002)

    · Kadın cinayet kurbanlarının yaklaşık %70’I erkek
    partnerleri tarafından öldürülmüştür. (A, WHO
    2002).

    · Kenya’da haftada birden fazla kadının erkek partneri
    tarafından öldürüldüğü bildirilmektedir. (E,
    Joni Seager, 2003).

    · Zambia’da haftada beş kadın erkek partneri veya aile
    bireyi tarafından öldürülmektedir (E, Joni Seager 2003).

    · Mısır’da kadınların %35’I evliliklerinin bir noktasında kocalarından dayak yemiştir. (A, UNICEF 2000).

    · Bolivya’da 20 yaş ve üzerindeki tüm kadınlar
    son 12 ay içinde fiziksel şiddete maruz kalmıştır. (A, WHO 2002).

    · Kanada’da aileye yönelik şiddetin maliyeti, tıbbi
    bakım ve verim kaybı dahil yılda 1.6 milyar dolardır. (A, UNICEF 2000).

    · ABD’de her 15 saniyede bir kadın, genellikle
    kocası/partneri tarafından, dövülmekte. (Dünya Kadınları
    hakkında BM Çalışması, 2000).

    · Bangladeş’te tüm cinayetlerin %50’sini
    partnerleri tarafından öldürülen kadınlar oluşturuyor(E,
    Joni Seager, 2003).

    · Yeni Zelanda’da kadınların %20’si erkek
    partnerleri tarafından dövüldüğü veya fiziksel
    tacize uğradığını belirtmekte(A, UNICEF 2000).

    · Pakistan’da kadınların %42’si şiddeti kader olarak
    görüyor; %33’ü karşı koymak için çok
    çaresiz olduklarına inanıyor; %19’u karşı koymuş ve
    %4’ü buna karşı harekete geçmiş. (Hükümetin
    2001 yılında Pencap’ta yaptığı çalışma).

    · Rus hükümet dışı örgütlere göre,
    Rusya Federasyonu’nda 36,000 kadın her gün kocaları veya
    partnerleri tarafından dövülüyor. (D, OMCT 2003).

    · İspanya’da 2000 yılında her beş günde bir kadın
    erkek partneri tarafından öldürüldü (D, Joni
    Seager, The Atlas of Women).

    · Britanya’da haftada yaklaşık 2 kadın partnerleri
    tarafından öldürülüyor(E, Joni Seager, 2003).

    CİNSEL ŞİDDET

    Tecavüz cinsel şiddetin en şiddetli biçimidir. Ayrıca
    istenmeyen gebelik ve HIV/AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara
    da yol açmaktadır. Ancak, tecavüz, içinde
    damgalanmayı barındırdığı için, büyük oranda
    gerçeğin altında belgelenmekte ve nadiren cezalandırılmaktadır.

    Dünya çapında

    · Her beş kadından biri hayatlarında tecavüz veya tecavüz girişimi kurbanı olacaktır (WHO 1997).

    · Güney Afrika’da her gün 147 kadın
    tecavüze uğramaktadır. (Güney Afrika Irk İlişkileri
    Enstitüsü 2003).

    · ABD’de her 90 saniyede bir kadın tecavüze uğruyor (ABD Adalet Bakanlığı, 2000).

    · Fransa’da her yıl 25,000 kadın tecavüze uğruyor (Avrupa Kadınlar Lobisi, 2001).

    · Türkiye’de kadınların %35.6’sı bazen,
    %16.3’ü sık sık aile içi tecavüze uğruyor (2000
    yılında yayınlanan taramalar, Müslüman toplumlarda kadın ve
    cinsellik, WWHR Yayınları: İstanbul, 2000).

    KADIN VE SAVAŞ

    Çatışmalar sırasında kadınlara yönelik şiddet salgın
    boyutlarına ulaştı. Kitlesel tecavüzler sistematik biçimde
    bir savaş silahı olarak kullanılmaya başladı. Üstelik
    çatışmalar sırasında kadınlar, bazen aileleri için temel
    ihtiyaçları karşılayabilmek için, fiziksel ve ekonomik
    zorlamalarla fahişelik yapmak zorunda kalıyorlar. Savaş kadınları başla
    yönlerden de etkilemektedir – mülteci ve yerinden
    edilmiş kişilerin çoğunluğunu kadınlar ve çocuklar
    oluşturmaktadır.

    Dünya çapında

    · Mültecilerin %80’inin kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır (BMMYK, 2001).

    · Milyonlarca kadın ve çocuk tüm dünyada
    yaşanmakta olan 34 toplumsal, etnik, siyasi ve/veya uluslararası
    silahlı çatışmalarda kısılmışlardır (1 Ocak 2003 itibariyle
    aktif toplumsal silahlı çatışmalar, CSP – Sistemik Barış
    Merkezi).

    · Kadın ve kız çocuklarının ticareti çatışma
    bölgelerinin %85’inde görülmektedir (Save the
    Children 2003).

    · Kadın dernekleri Ekim 2002’den bu yana Demokratik Kongo
    Cumhuriyeti’nin Uvira bölgesinde 5,000 tecavüz vakası
    tespit etmiştir; bu da günde 40 vaka anlamına gelmektedir (a, BM
    2003).

    · Ruanda’da 1994 soykırımı sırasında 250,000 –
    500,000 arası kadın, yani kadınların yaklaşık %20’si
    tecavüze uğramıştır (Uluslararası Kızıl Haç raporu, 2002).

    · Sierra Leone’de yerlerinden edilmiş kişilerin
    %94’ü tecavüz, işkence ve cinsel kölelik gibi
    cinsel saldırılara maruz kalmıştır (C, İnsan Hakları için
    Doktorlar, 2002).

    · Irak’ta Nisan 2003’ten bu yana savaş sırasında ve
    sonrasında, aralarında sekiz yaşında kız çocuklarının bile
    bulunduğu en az 400 kadının tecavüze uğradığı bildirilmiştir
    (İnsan Hakları İzleme Örgütü Araştırması, 2003).

    · Kadınlar ve Silahlı Çatışmalar Çalışma Masasının
    2001 raporuna göre, Kolombiya’da her 14 günde bir kadın
    zorla “kayıp” ediliyor (A, UNIFEM 2001)

    · 1975 – 1979 yılları arasında Kamboçya’da
    yaklaşık 250,000 kadın zorla evlendirilmişti. Kızıl Kmerler rejimi
    sırasında ortalama olarak her Kamboçya köyünde iki
    grup arası evlilik gerçekleşmiş olabilir (UNIFEM).

    · Bosna – Hersek’te, 1992 yılındaki 5 ay süren
    çatışmalar sırasında 20,000 – 50,000 arası kadın
    tecavüze uğradı. (IWTC. Küresel Kadın Ağı #212. 23 Ekim 2002).

    · Kosova’daki bazı köylerde ergenliğe ulaşmış
    kadınların %30 - %50’si Sırp kuvvetlerinin tecavüzüne
    uğramıştır. (Uluslararası Af Örgütü, 27 Mayıs 1999).
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

    Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:02 pm

    ZARAR VEREN UYGULAMALAR

    Dünyanın gerçek anlamda her kültüründe,
    “normal” veya “geleneksel” sayıldığı
    için görünmeyen kadına yönelik şiddet
    biçimleri bulunmaktadır.

    Dünya çapında

    · 135 milyondan fazla kadın ve kız çocuğu kadın
    sünneti olmuştur ve her yıl 2 milyon kız çocuğu ve kadın bu
    riskle karşı karşıyadır (her gün 6,000 kişi). (A, BM, 2002).

    · Şu an 10 –17 yaş grubunda olan 82 milyon kız çocuğu 18 yaşına basmadan evlenecek (UNFP)

    · Afrika’nın 28 üzerinde ülkesinde kadın
    sünneti uygulanmaktadır (D, Ulsulararası Af Örgütü,
    1997).

    · Nijer’de en yoksul genç kadınların %76’sı 18 yaşından önce evlenecek (A, UNFPA 2003).

    · Mısır’da 15-49 yaş arası evli kadınların %97’si kadın sünneti olmuştur (WHO taraması, 1996).

    · İran’da, çoğunluğu etnik Arap olan Kuzistan
    bölgesinde, 2003 yılında iki aylık bir süre içinde 20
    yaşından küçük 45 kadın, yakın akrabaları tarafından
    “namus” cinayetine kurban gitmiştir (Middle East Times, 31
    Ekim 2003).

    · Kadın sünnetinin Hindistan, Endonezya, Malezya ve Sri
    Lanka gibi Asya ülkeleriyle Avustralya’daki
    göçmen topluluklarda görüldüğü
    bildirilmiştir (A, BM 2002).

    · (Hindistan’da yılda yaklaşık 15,000 çeyiz
    cinayeti yaşanmaktadır. Bunların çoğu kaza süsü
    verilen mutfak yangınları sonucu olmaktadır (Injustices Studies. Vol.
    1, Kasım 1997).

    · Kadın sünneti Danimarka, Fransa, İtalya, Hollanda,
    İsveç, İsviçre ve Britanya’daki göçmen
    topluluklar arasında uygulanmaktadır (A, BM 2002).

    KADINA YÖNELİK ŞİDDETTE DEVLETİN BAŞARISIZLIĞI

    Kadına yönelik şiddet çoğunlukla bildirilmiyor. Kadınların
    şiddet olaylarını bildirmekten alıkoyan çeşitli unsurlar var:
    misilleme yapılacağı korkusu, ekonomik olanaklarının olmaması, duygusal
    bağımlılık, çocuklar için kaygı duyma ve giderim
    olanaklarına erişememe. Çok az ülkede polis, yargı ve tıbbi
    personele tecavüz vakalarıyla nasıl ilgileneceklerine dair
    özel eğitim verilmektedir.

    Dünya çapında

    · Şiddete uğrayan kadınların %20-70’I WHO çalışması
    için kendileriyle görüşülene kadar hiç
    kimseye bundan bahsetmemiş (WHO, Cenevre, 2002).

    · Güney Afrika’da tecavüz nedeniyle mahkumiyet
    oranı ortalama %7. Bu, 2003 yılında rapor edilen tecavüz sayısının
    üçte biri (Mart 2003, Polis Yıllık Raporu)

    · Mısır’da fiziksel şiddete uğrayan kadınların
    %47’si bunu hiç kimseye söylememiş (Nüfus
    temelli çalışma, 1999). (A, WHO 2002).

    · Şili’de tecavüze uğramış kadınların sadece %3’ü olayı polise bildirmektedir (A, WHO 2002).

    · ABD’de kadınların %16’sı tecavüzü polise
    rapor etmektedir; bildirmeyenlerin yaklaşık %50’si, isimlerinin
    ve özel ayrıntıların açıklanmayacağı garanti edilirse bunu
    yapacaklar (Ulusal Mağdur Merkezi/Suç Kurbanları Araştırma ve
    Tedavi Merkezi, 1992).

    · Avustralya’da 12 ay içinde fiziksel saldırıya
    uğramış kadınların %18’i bunu hiç kimseye söylememiş
    (Nüfus temelli araştırma, 1999).

    · Bangladeş’te kadınların %68’i dayak yediğini
    hiç kimseye hiçbir zaman söylememiş (A, WHO 2002).

    · Avusturya’da 90lı yıllardaki tecavüz davalarının
    %20’si mahkumiyetle sonuçlandı (E, Londra Metropolitan
    Üniversitesi, 2003).

    · İrlanda’da fiziksel tacize uğramış kadınların
    %20’si polise başvurmuş (Nüfus araştırması, 1999). (A, WHO
    2002).

    · Rusya Federasyonu’nda aile içi şiddet mağduru
    kadınların %40’ı kolluk kuvvetlerinden yardım talep etmiyor
    (Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, Kadın 2000: Rusya).

    · Britanya’da tecavüze uğramış kadınların %13’ü saldırıyı polise bildiriyor (E, Joni Seager, 2003).

    CEZASIZ KALAN ŞİDDET

    Kadına yönelik şiddet sıklıkla kontrolsüz ve cezasız kalışor.
    Bazı ülkelerde bununla ilgili hiçbir yasa yok, başka
    ülkelerde ise yasalar bazı şiddet biçimlerini
    cezalandırabilirken bazılarını yasa dışı bırakıyor. Grekli yasaların
    bulunduğu durumlarda bile birçok ülkede yasalar tam olarak
    uygulanmıyor.

    Dünya çapında

    · 2003 yılında en az 54 ülkede kadınlara yönelik
    ayrımcı yasalar bulunuyordu (BM Kadına Yönelik Şiddet Özel
    Raportörü raporuna göre)

    · BM Kadına Yönelik Şiddet Özel
    Raportörünün 1994-2003 incelemesinde, incelenen
    ülkelerin neredeyse tamamında kolluk kuvvetleriyle ilgili sorunlar
    olduğu görülüyor.

    · 79 ülkede aile içi şiddete karşı hiç yasa yok (ya da bilinmiyor) (UNIFEM, Not a Minute More, 2003).

    · Eldeki bilgilere göre aile içi tecavüz sadece
    51 ülkede cezai bir suç olarak tanımlanıyor (UNIFEM, 2003).

    · Sadece 16 ülkede cinsel saldırıyla ilgili özel yasa
    bulunuyor; sadece 3 ülkede kendi başına kadına yönelik
    şiddeti suç fiili kategorisi olarak tanımlıyor (Bangladeş,
    İsveç ve ABD) (A, UNIFEM 2003).

    · Bolivya, Kamerun, Kosta Rika, Etiyopya, Lübnan, Peru,
    Romanya, Türkiye, Uruguay ve Venezuela’da, ceza yasası
    uyarınca tecavüzcü kurbanla evlenmeyi teklif eder ve kurban
    da kabul ederse serbest bırakılmakta. (D, Joni Seager, The Atlas of
    Women, 2003).

    · Sözde “Namus” savunması (tamamen ya da kısmi
    olarak) Peru, Bangladeş, Arjantin, Ekvator, Mısır, Guatemala, İran,
    İsrail, Ürdün, Suriye, Lübnan, Türkiye, Batı Şeria
    ve Venezuela’nın ceza yasalarında yer almaktadır (A, BM 2002).

    HIV/AIDS

    Kadına yönelik şiddet giderek daha çok önemli bir kamu
    sağlığı sorunu olarak kabul edilmekte. Şiddet kadının doğurganlık
    sağlığının yanı sıra fiziksel ve zihinsel sağlığını da çeşitli
    biçimlerde etkileyebilir. Kadına yönelik cinsel şiddet,
    HIV/AIDS bulaşma oranının aynı yaş grubundaki erkeklerden daha
    çok kadınlarda görülmesiyle sonuçlanmaktadır.

    Dünya çapında

    · Dünya HIV/AIDS hasta nüfusunun %51’i (20 milyondan fazla) kadın (A, UNIFEM 2003).

    · Dünya çapında HIV enfeksiyonlarının yarıdan
    fazlası 15-24 yaş grubundaki gençlerde görülmekte ve
    HIV pozitif 15-24 yaş arası gençlerin %60’ı kadın (UNAIDS,
    2003).

    · Hergün meydana gelen 15, 000 yeni enfeksiyonun %55’i kadın (UNAIDS, 2003).

    · Avrupa, alt-Sahra Afrika ve Kuzey Amerika’nın
    birçok şehrinde artık AIDS 20 – 40 yaş arası kadın
    ölümlerinde önde gelen nedenlerden biri (UNAIDS, 2003).

    · 2003 yılında üç milyon kişi AIDS bağlantılı hastalıklar nedeniyle öldü (UNAIDS, 2003).
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    şiddet gören kadınlar!!! Empty Geri: şiddet gören kadınlar!!!

    Mesaj  AsiRuH C.tesi Mart 28, 2009 7:02 pm

    Kadınlara yönelik şiddet tüm
    dünyada yüksek oranlardadır. Türkiye'de de kadınlara
    yönelik şiddetin neredeyse tamamına yakını aile içinde
    uygulanmaktadır. Bu konuda özel bir kanun çıkarılmadan
    önce aile içinde uygulanan şiddet ceza kanunlarındaki genel
    hükümler doğrultusunda değerlendirilmekteydi. Bu durum ise
    birçok sıkıntıya sebep olmaktaydı. Aile yaşamı özel bir
    alan kabul edildiği için bu alanda uygulanan şiddetin gereken
    kısa sürede tespiti ve cezalandırılmasında
    güçlükler yaşanmaktaydı. Genel şiddet
    hükümlerinin aile içi şiddet olaylarına da aynen
    uygulanmaya çalışılması bu şiddetin geriletilmesi ve ortadan
    kaldırılması konusunda yetersiz kalmaktaydı. Bu konuya has bir
    düzenleme yapılması ihtiyacı üzerine 17 Ocak 1998 yılında
    Ailenin Korunması Hakkında Kanun çıkarılmıştır.

    Söz konusu kanun, aile üyelerine ailenin diğer bir üyesi
    tarafından şiddet uygulanması halinde bir takım özel tedbirler
    alınmasını içermektedir. Bunlar arasında; şiddet uygulayan aile
    üyesini birlikte oturulan mekandan
    uzaklaştırma, şiddeti uygulayan kişinin şiddet ve tehdit aracı olarak
    kullanabileceği düşüncesiyle sahip olduğu silahları
    yetkililere teslim etmesi, şiddet uygulayan kişinin ailenin diğer
    bireylerinin geçimi için "tedbir nafakası" vermesi, aile
    üyelerini iletişim vasıtalarıyla rahatsız etmemesi, aile
    üyelerinin eşyalarına zarar vermemesi gibi tedbirler mevcuttur. Bu
    tedbirlere uyulmaması halinde 3 aydan 6 aya kadar hapis cezası
    öngörülmüştür. Şiddet mağdurları bizzat
    şikayette bulunabilecekleri gibi, bu şiddete tanık olan veya şiddetten
    haberi olan kişilerin başvuruları üzerine veya polisin doğrudan
    harekete geçmesi üzerine de bu kanun uygulanabilmektedir.
    Bu kanuna göre verilecek tedbirler 6 ayı geçemez.

      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 5:53 pm