33 - Ahzab Suresi
Medine döneminde inmistir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen
1. Ey Peygamber! Allah'a karsı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Süphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir.
2. Rabbinden sana vahyolunana uy. Süphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
3. Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.
4. Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıstır. Kendilerine zıhâr yaptıgınız eslerinizi de anneleriniz yapmamıstır. Yine
evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıstır. Bu sizin agızlarınızla söylediginiz (fakat gerçekligi olmayan) sözünüzdür. Allah
ise gerçegi söyler ve dogru yola iletir.
5. Onları babalarına nispet ederek çagırın. Bu Allah katında daha (dogru ve) adaletlidir. Eger babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din
kardesleriniz ve dostlarınızdır. Hata ile yaptıgınız bir iste size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptıgınız seylerde size günah
vardır. Allah çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
6. Peygamber, mü'minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun esleri de mü'minlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bagı
olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diger) mü'minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak
dostlarınıza bir iyilik yapmanız baska. Bu (hüküm) Kitap'ta yazılıdır.
7. Hani biz peygamberlerden saglam söz almıstık. Senden, Nûh'tan, Ýbrahim, Mûsâ ve Meryem oglu Ýsa'dan da. Evet biz onlardan
sapa saglam bir söz almıstık.
8. (Allah bunu,) dogru kimseleri dogruluklarından hesaba çekmek için (yapmıstır.) Kâfirlere de elem dolu bir azap hazırlamıstır.
9. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düsman) ordular üzerinize gelmisti de biz onların üzerine bir rüzgar
ve göremediginiz ordular göndermistik. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.
10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmislerdi. Hani gözler kaymıs ve yürekler agızlara gelmisti. Siz de
Allah'a karsı çesitli zanlarda bulunuyordunuz.
11. Ýste orada mü'minler denendiler ve siddetli bir sekilde sarsıldılar.
12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, "Allah ve Resülü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuslar" diyorlardı.
13. Hani onlardan bir grup, "Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkanınız yok. Haydi geri dönün" demisti. Onlardan bir
baska grup da, "Evlerimiz açık (korumasız)" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) degildi. Onlar
sadece kaçmak istiyorlardı.
14. Eger Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karısıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda
fazla gecikmezlerdi.
15. Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermislerdi. Allah'a verilen söz ise sorumlulugu
gerektirir.
16. De ki: "Eger siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir. O takdirde bile (hayatın
zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız."
17. De ki: "Eger Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese buna engel olacak
kimdir?" Onlar kendilerine Allah'tan baska hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.
18, 19. Süphesiz Allah içinizden, savastan alıkoyanları ve kardeslerine, "Bize gelin" diyenleri biliyor. Size katkıda cimri davranarak
savasa pek az gelirler. Korku geldiginde ise, üzerine ölüm baygınlıgı çökmüs kimse gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün.
Korku gidince de ganimete karsı asırı düskünlük göstererek sizi keskin dillerle incitirler. Ýste onlar iman etmediler. Allah da onların
amellerini bosa çıkardı. Bu Allah'a kolaydır.
20. Düsman birliklerinin gitmedigini sanıyorlar. Düsman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında
bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. Ýçinizde bulunsalardı da pek az savasırlardı.
21. Andolsun, Allah'ın Resülünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavusmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir
örnek vardır.
22. Mü'minler düsman birliklerini görünce, "Ýste bu Allah'ın ve Resülünün bize vaad ettigi seydir. Allah ve Resülü dogru
söylemislerdir" dediler. Bu onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıstır.
23. Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. Ýçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmistir
(sehit olmustur). Bir kısmı da (sehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla degistirmemislerdir.
24. Bunun böyle olması Allah'ın, dogruları, dogrulukları sebebiyle mükafatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların
tövbesini kabul etmesi içindir. Süphesiz Allah çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
25. Allah inkar edenleri, hiçbir hayra ulasmaksızın kin ve öfkeleriyle geri çevirdi. Allah, savasta mü'minlere kâfi geldi. Allah
kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
26. Allah kitap ehlinden olup müsriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir
kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz.
27. Allah sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadıgınız topraklara varis kıldı. Allah her seye hakkıyla
gücü yetendir.
28. Ey Peygamber! Hanımlarına de ki, "Eger dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut'a vereyim ve sizi güzelce
bırakayım."
29. "Eger Allah'ı, Resülünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki Allah içinizden iyilik yapanlara büyük bir mükafat hazırlamıstır."
30. Ey Peygamber'in hanımları! Ýçinizden kim apaçık bir çirkinlik yaparsa onun cezası iki kat verilir. Bu Allah'a göre kolaydır.
31. Ýçinizden kim Allah'a ve Resülüne itaat eder ve salih bir amel islerse, ona mükafatını iki kat veririz. Biz ona bereketli bir rızık
hazırlamısızdır.
32. Ey Peygamber'in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi degilsiniz. Eger Allah'a karsı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle
konusurken) sözü yumusak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve dogru)
söz söyleyin.
33. Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldıgı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin.
Allah'a ve Resülüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
34. Siz evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Süphesiz Allah en gizli seyi bilendir, hakkıyla haberdardır.
35. Süphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar,
dogru erkeklerle dogru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden
saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını
koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, iste onlar için Allah
bagıslanma ve büyük bir mükafat hazırlamıstır.
36. Allah ve Resûlü bir is hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi isleri konusunda
tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resülüne karsı gelirse süphesiz ki o apaçık bir sekilde sapmıstır.
37. Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdigi, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulundugun kimseye, "Esini nikahında tut (onu
bosama) ve Allah'tan sakın" diyordun. Ýçinde, Allah'ın ortaya çıkaracagı bir seyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa
kendisinden çekinmene Allah daha layıktı. Zeyd esinden yana istegini yerine getirince (esini bosayınca), onu seninle evlendirdik ki,
eslerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları bosadıklarında), evlatlıklarının esleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere
Medine döneminde inmistir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen
1. Ey Peygamber! Allah'a karsı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Süphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve
hikmet sahibidir.
2. Rabbinden sana vahyolunana uy. Süphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
3. Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.
4. Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıstır. Kendilerine zıhâr yaptıgınız eslerinizi de anneleriniz yapmamıstır. Yine
evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıstır. Bu sizin agızlarınızla söylediginiz (fakat gerçekligi olmayan) sözünüzdür. Allah
ise gerçegi söyler ve dogru yola iletir.
5. Onları babalarına nispet ederek çagırın. Bu Allah katında daha (dogru ve) adaletlidir. Eger babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din
kardesleriniz ve dostlarınızdır. Hata ile yaptıgınız bir iste size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptıgınız seylerde size günah
vardır. Allah çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
6. Peygamber, mü'minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun esleri de mü'minlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bagı
olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diger) mü'minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak
dostlarınıza bir iyilik yapmanız baska. Bu (hüküm) Kitap'ta yazılıdır.
7. Hani biz peygamberlerden saglam söz almıstık. Senden, Nûh'tan, Ýbrahim, Mûsâ ve Meryem oglu Ýsa'dan da. Evet biz onlardan
sapa saglam bir söz almıstık.
8. (Allah bunu,) dogru kimseleri dogruluklarından hesaba çekmek için (yapmıstır.) Kâfirlere de elem dolu bir azap hazırlamıstır.
9. Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düsman) ordular üzerinize gelmisti de biz onların üzerine bir rüzgar
ve göremediginiz ordular göndermistik. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.
10. Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmislerdi. Hani gözler kaymıs ve yürekler agızlara gelmisti. Siz de
Allah'a karsı çesitli zanlarda bulunuyordunuz.
11. Ýste orada mü'minler denendiler ve siddetli bir sekilde sarsıldılar.
12. Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, "Allah ve Resülü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuslar" diyorlardı.
13. Hani onlardan bir grup, "Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkanınız yok. Haydi geri dönün" demisti. Onlardan bir
baska grup da, "Evlerimiz açık (korumasız)" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) degildi. Onlar
sadece kaçmak istiyorlardı.
14. Eger Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karısıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda
fazla gecikmezlerdi.
15. Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermislerdi. Allah'a verilen söz ise sorumlulugu
gerektirir.
16. De ki: "Eger siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir. O takdirde bile (hayatın
zevklerinden) pek az yararlandırılırsınız."
17. De ki: "Eger Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah'tan koruyacak kimdir? Yahut size bir rahmet dilese buna engel olacak
kimdir?" Onlar kendilerine Allah'tan baska hiçbir dost ve hiçbir yardımcı bulamazlar.
18, 19. Süphesiz Allah içinizden, savastan alıkoyanları ve kardeslerine, "Bize gelin" diyenleri biliyor. Size katkıda cimri davranarak
savasa pek az gelirler. Korku geldiginde ise, üzerine ölüm baygınlıgı çökmüs kimse gibi gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün.
Korku gidince de ganimete karsı asırı düskünlük göstererek sizi keskin dillerle incitirler. Ýste onlar iman etmediler. Allah da onların
amellerini bosa çıkardı. Bu Allah'a kolaydır.
20. Düsman birliklerinin gitmedigini sanıyorlar. Düsman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında
bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. Ýçinizde bulunsalardı da pek az savasırlardı.
21. Andolsun, Allah'ın Resülünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavusmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir
örnek vardır.
22. Mü'minler düsman birliklerini görünce, "Ýste bu Allah'ın ve Resülünün bize vaad ettigi seydir. Allah ve Resülü dogru
söylemislerdir" dediler. Bu onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıstır.
23. Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sâdık kaldılar. Ýçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmistir
(sehit olmustur). Bir kısmı da (sehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla degistirmemislerdir.
24. Bunun böyle olması Allah'ın, dogruları, dogrulukları sebebiyle mükafatlandırması, dilerse münafıklara azap etmesi yahut onların
tövbesini kabul etmesi içindir. Süphesiz Allah çok bagıslayandır, çok merhamet edendir.
25. Allah inkar edenleri, hiçbir hayra ulasmaksızın kin ve öfkeleriyle geri çevirdi. Allah, savasta mü'minlere kâfi geldi. Allah
kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
26. Allah kitap ehlinden olup müsriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir
kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir ediyordunuz.
27. Allah sizi onların topraklarına, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadıgınız topraklara varis kıldı. Allah her seye hakkıyla
gücü yetendir.
28. Ey Peygamber! Hanımlarına de ki, "Eger dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut'a vereyim ve sizi güzelce
bırakayım."
29. "Eger Allah'ı, Resülünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız, bilin ki Allah içinizden iyilik yapanlara büyük bir mükafat hazırlamıstır."
30. Ey Peygamber'in hanımları! Ýçinizden kim apaçık bir çirkinlik yaparsa onun cezası iki kat verilir. Bu Allah'a göre kolaydır.
31. Ýçinizden kim Allah'a ve Resülüne itaat eder ve salih bir amel islerse, ona mükafatını iki kat veririz. Biz ona bereketli bir rızık
hazırlamısızdır.
32. Ey Peygamber'in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi degilsiniz. Eger Allah'a karsı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle
konusurken) sözü yumusak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve dogru)
söz söyleyin.
33. Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldıgı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekatı verin.
Allah'a ve Resülüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
34. Siz evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Süphesiz Allah en gizli seyi bilendir, hakkıyla haberdardır.
35. Süphesiz müslüman erkeklerle müslüman kadınlar, mü'min erkeklerle mü'min kadınlar, itaatkar erkeklerle itaatkar kadınlar,
dogru erkeklerle dogru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah'a derinden saygı duyan erkekler, Allah'a derinden
saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını
koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah'ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, iste onlar için Allah
bagıslanma ve büyük bir mükafat hazırlamıstır.
36. Allah ve Resûlü bir is hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi isleri konusunda
tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resülüne karsı gelirse süphesiz ki o apaçık bir sekilde sapmıstır.
37. Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdigi, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulundugun kimseye, "Esini nikahında tut (onu
bosama) ve Allah'tan sakın" diyordun. Ýçinde, Allah'ın ortaya çıkaracagı bir seyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa
kendisinden çekinmene Allah daha layıktı. Zeyd esinden yana istegini yerine getirince (esini bosayınca), onu seninle evlendirdik ki,
eslerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları bosadıklarında), evlatlıklarının esleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere