.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Aşure günü oruç tutmak -forumnetten-

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Aşure günü oruç tutmak -forumnetten- Empty Aşure günü oruç tutmak -forumnetten-

    Mesaj  AsiRuH Paz Ocak 18, 2009 1:57 pm

    Aşure gününün içinde bulunduğu ayın adı
    Muharremdir. Bu ay Hicri takvimin başı olmakla önem kazanmıştır.
    Bunun yanında, bazı tarihî olaylara mahzar olmakla da ayrı bir
    özellik kazanmıştır. Dört haram/muhtereme aylardan biri
    olarak da eskiden beri bir ayrıcalığa sahiptir. Hz. Aişe’nin
    bildirdiğine göre, Hz. Peygamberin Ramazandan sonra en çok
    oruç tuttuğu bir ay olarak da bilinir.
    Müslim’in rivayetine göre Hz peygamber (a.s.m)
    “Ramazan ayından sonra oruç için en faziletli ay
    Muharrem ayıdır” (Müslim, Sıyam, 202-203) diye buyurmuştur.

    Aşure
    gününün orucu kendisinden önceki bir yılın
    günahlarına kefaret olacağına dair rivayetler de vardır.


    Aşure ile ilgili bir
    ayet yoktur. Ancak Tevbe Suresinin 36. ayetinde ayrıcalıklı olarak
    söz konusu edilen haram/muhterem dört aylardan biri de
    Muharrem ayıdır.


    Şu anda takvimlerimizde iki tarih vardır. İkisi de peygamberlerle
    alâkalıdır. Biri İsa Aleyhisselâm’ın doğumunu temel
    kabûl eder, biri de Muhammed Aleyhisselâm’ın
    hicretini...

    İsâ Aleyhisselâm’ın doğumundan başlayan tarihe, “Milâdî Tarih” adı verilmiştir.

    Âhirzaman Nebîsi’nin hicretini temel kabûl eden
    tarihe de “Hicrî Tarih” adı verilmiştir.

    Demek her iki takvim de peygambere dayanmaktadır.
    Milâdî takvimde sene nasıl Ocak ayı ile başlarsa,
    Hicrî takvimde de Muharrem ayı ile başlar; ilk hicret kafilesinin
    yola çıktığı bu ay, hicrî senenin ilk ayı olarak bilinir.

    Muharrem ayının, senenin ilk ayı oluşuna sadece hicret kafilesinin bu
    ayda harekete geçmesi sebep olmamıştır. Bu ay, ayrıca tarih
    boyunca fevkalâde hâdiselere menşe’ ve mebde’
    olmuştur. Bu hâdiselerle de Muharrem ayı hicrî takvimin
    birinci ayı olmaya lâyık görülmüştür.

    Hele bu ayda bir de Aşure günü vardır ki, geçmiş
    bütün peygamberlerce farklı bir gün olarak kabûl
    edilmiş, birçok hayırlı ve hattâ hüzünlü
    hâdiseler bu Muharrem ayının 10. günü içinde
    kaderin çizgisine aksetmiştir.

    Nitekim rivâyete bakılırsa, Âdem
    Aleyhisselâm’ın tevbesinin bugünde
    kabûlünden tut da, Mûsa Aleyhisselâm’ın,
    Firavun’un takibinden kurtulması, Firavun’un
    Kızıldeniz’de boğulması, Nûh Aleyhisselâm’ın
    tûfandan kurtulup da karaya çıkması gibi hayırlı
    hâdiseler, hep bu 10 Muharrem’de vâki olmuştur.

    Bu yüzdendir ki, hemen bütün İslâm
    ülkelerinde 10 Muharrem’de çeşitli tahılların bir
    araya getirilerek yapıldığı aşure tatlısı yapılır, bu tarihî
    hâdiselerin hatırlanması mânasında sevinçli ve
    neş’eli günler yaşanır, eş dosta aşure yedirme âdeti
    devam eder. Aslında böyle bir tatlı İslâmî bakımdan ne
    emredilir, ne de nehiy... Yâni, ne yapana yapma denir, ne
    yapmayana yap... Anlayış ve âdet mes’elesi...
    İslâmî hayatı büsbütün monotonlaştırmamak,
    neş’e ve hediyeleşme âdetinden mahrum etmemek için
    aşure tatlısını mahzurlu bulmak bilmem nasıl olur? Sebep olduğu sevgi
    ve sevinç bakımından düşünmek gerek...

    Arapçada “aşere” on, âşir “onuncu”
    demektir. Halkımız onuncu gün mânasına gelen
    “âşir”’i, Aşure şeklinde telâffuz ederek
    Muharrem’in onuncu gününe Aşure günü ismi
    vermiş, böylece tarihe de Aşure günü olarak
    geçmiştir.

    Nûh Aleyhisselâm’ın gemisinden karaya çıktığı
    günü, geride kalan çeşitli tahılları bir araya getirip
    de pişirdiği şükür tatlısının hatırlanması mânasında
    yapılan aşureler, herhalde gönüllerde bir canlanma,
    çoraklaşan maddî hayatımızda bir tebessüme
    imkân vermektedir. Kendi gibi, mânası da tatlıdır.

    Hazret-i Resûlüllah, hicretten önce 10
    Muharrem’de oruç tutarlardı. Ashâbı da onu aynen
    takip edip tutardı. Hicretten sonra ikinci senede Ramazan orucu farz
    kılınınca kendisi 10 Muharrem günü oruç tutmayı
    bıraktı, tutanlara da serbest olacaklarını ima eden ifadede bulundu. Bu
    günlerde oruç, o yüzden sünnet oldu. Dileyen
    tutar. Üç gün oruç tutmak şart değildir. Bir
    gün de tutulabilir.

    Aşure gününe has bir ibadet yoktur. Kişinin kaza namazları
    varsa öncelikle bunları kılmasını tavsiye ederiz. Ayrıca Kuranı
    Kerim ve Cevşen okunabilir.

      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 6:09 pm