.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Sari Kiz

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Sari Kiz Empty Sari Kiz

    Mesaj  AsiRuH Çarş. Kas. 26, 2008 11:31 pm

    EDREMİT Körfezine bakan Kaz dağının hörgücünde bir yatır vardır.
    Her yıl, ağustos ortasından eylül'ün ortasına kadar katar katar
    kervanlar, bu yatırın ziyaretçilerini Kazdağının tepesine ulaştırır.
    Çadırlar kurulur. Pazarlar, sergiler açılır. Alışveriş, eğlence, cümbüş
    hep o günlere saklanır. Kazdağı sanki bir kol çengi olmuştur. hop
    oturur hop kalkar.
    Kazdağında yatan evliya, Sarı Kız diye anılır. Nereden gelmiştir, kimin
    soyundan, kimin kimin huyundan? Hakkında öyle çok şey söylenmez.
    Ancak, oralarda kime sorsanız, size sonbaharın parlak geclerinde
    Kazdağının hörgücündeki yatırın üzerine nur indiğini bunu kendisininde,
    babasının da, emmisinin, halasınında gözleriyle gödüğünü yemin billah
    söyler.
    Halbuki, yemin etmesine gerek yok... Eski Yunan şair Homeros'tan beri
    buralardan geçen kaç yazıcı, sarı Kız'ın üzerine geceleri hur indiğini
    yazmış.
    Bi,r zamanlar Edremitte bir dünya güzeli bir kız varmış. Sarı
    saşları,iki ışık demeti gibi omuzundan dökülür,ela gözleri, tatlı sular
    gibi tatlı tatlı bakarmış.
    Kız, bu dünyada yaşıyormuş ama, bu dünyanın adamı değilmiş. Aklı fikri
    Hak Yaradan'ın muhabbetinde, gözü gçnlü O'nun aşkında karalıymış. Sarı
    kız şu cihan içre ne varsa onu Hak bilir, Hak tecellisi görür,ona göre
    davranırmış. Cömertmiş, doğruymuş, sadık ve vefalıymış.
    Sarı Kız'ı hangi genç görse hemen ağzı, dili bağlanır, ona aşık
    olurmuş. Derhal araya aracılar konur; Aman, düğün dernek edelim. Sarı
    kız'ı bana versinler-diye niyazlar, yalvarmalar başlarmış. Ama, Sarı
    Kız hiç kimseyle evlenmek istemiyor, her isteyeni reddediyormuş.
    Kimseye de derdini anlatamaz, -Benim Hak'tan başka bir şeyle
    alışverişim yok diyemezmiş.
    Gün günden herkesin sabrı tükenmeye, canı sıkılmaya başlamış.Önce küçük
    dedikodular, sonra büyük büyük iftiralar Edremit'e yayılmış. Sarı kız
    sustukça söylentiler büyümüş, diken diken,çatal çatal olmuş. Zavallı
    merak ediyor, kendi kendine , acaba şu insanoğlu, kendi gibi
    olmayanlara karşı daha ne kadar zalim, ne kadar anlayışsız olabilir
    diye soruyormuş.
    Birgün mamleketin ileri gelenleri Sarı Kız'ın babasını yoldan
    çevrimişler: -Ya namusunu temizle, ya çek burdan git. Kızın kötü
    yoldadır, biz böyle şey istemeyiz! diye dayatmışlar. Zavallı adam,
    dünya güzeli kızından bir fenalık görmemiş ama, o da onu anlayamıyor!O
    dalıp dalıp gitmeler, günlerce aç susuz dolaşmalar.Buynum kıldan ince,
    deyip her şeye boyun vermeler... Ama, iş evlenmeye geldimi hayır diye
    dayatmalar... Bütün bunlar niçin? Sonra, mademki iş bu hale geldi!.
    Gerçekten bu lekeyi temizlemek gerek.
    Ertesi gün adamcağız, kümesten kazları çıkarmış, Sarı Kız'ı yanına
    almış. Varmışlar Kazdağı'na... Kızına, biraz kaz güdelim demiş ama
    niyeti, bir punduna getirip yalnızca aşağı inmekmiş. Sarı Kız, orada
    kaderiyle başbaşa kalacak. Kazdaı'nda, bir gece geceleyip de sabaha sağ
    çıkan yok ki kızı çıksuın. Orada ölür gider, babası da âlemin dilinden
    kurtulur. Sarı Kız, babasının niyetini yüreğinden okumuşmuş Ardından
    bakmış da "-Haydi güle güle, var selametle". demiş, kazlarını süre süre
    tepelere doğru yürümüş.
    Babasının iki gözü iki çeşme, sel sel ağlarmış., Kazdağı'nın ayazı yüzüne vurdukça "-Vay kızım, Sarı kızım" diye dövünürmüş!...
    Ne ki, korktuğu gibi, Sarı Kız ölmemiş. Onu bir zaman sonra oduncular,
    Kazdağı ormanlarında dolaşırken görüvermişler. Vay demişler, adam bizi
    aldatmış. Kızı öldürdüm dediydi!
    Meseleyi haber alınca ,içi pişmanlık ateşiyle alev alev yanan Sarı
    Kız'ın babası, sevinsin mi, dövünsün mü? Yamçısını sırtına almış,
    başlamış yokuşu tırmanmaya. Hey demişler , kar var, tip var, delirdin
    mi?
    Artık bunları kim dinler? Bir solukta yolun yarısını gitmiş, Ortalık
    göz gözü görmüyormuş. Derken önünde bir ışık belirmiş. O ışıkla beraber
    ne kar kalmış, ne tippi. Hava ısınmış, etrafı nefis kokular bürünmüş.
    Işık gitmiş, adam gitmiş, ta doruğa varmışlar, Birden ışık şöyle bir
    titreyince , ne görsün? Sarı Kız güle güle babasının boynunasarılmaz
    mı? Ne sitem, ne ağıt, ne şikayet... "-Gel babam, sana çorba pişirdim,
    sana döşek serdim". diye onu bir mağaraya sokmuş. Sabaha kadar söyleşip
    gülüşmüşler. Baba anlamış, iyice anlamış: "-Sarı Kız, bu dünyanın adamı
    değil, o ermişlerden bir ermiş!"
    Sabah olunca, bir namaz kılayım, diye adam davranmış. Sarı Kız,"-Dur
    baba, sen deniz suyuyla abdest alırsın" diye Kazdağı'ndan testisini
    uzatınca, aşağıda, testiye denizden suyu dolduruvermiş.
    Ama, babanın bütün yalvarıp yakarması boşuna gitmiş. Sarı Kız'ı bir
    daha aşağı inmeye razı edememiş. Sarı Kız, "-Benim masumiyetimi onlara
    sen haber ver. Hem ben, Edremit'e beddua ettim. Bundan böyle kazları
    yağlı, kızları sevdalı olacak. Kim bu sevdaya tutulursa mevlam kolaylık
    versin... Edremitten kız seven yanacak, ama ne yanacak!..."

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 2:25 pm