.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Digges, Bruno ve Tycho Brahe

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Digges, Bruno ve Tycho Brahe Empty Digges, Bruno ve Tycho Brahe

    Mesaj  AsiRuH Ptsi Kas. 10, 2008 5:44 pm

    DİGGES, BRUNO VE TYCHO BRAHE

    Kopernik’in çalışmalarıyla ilgili olarak su saptamasını yapıyor saygın bir bilim tarihçisi: “-Dünya hareket ediyor.- Kısa bir sürede inançla aklin, aklin yanılmazlığıyla geleneğe körü körüne bağımlılık arasında aşılmaz bir engel meydana getiren tez oldu ve birkaç yüzyıllık kavga sonunda, bu konuda kesin olarak bilimin zaferinin kabul edilmesi gerektiği anlaşılınca, bu zaferin sonucu çok büyük oldu. Bilimin, adeta bir mucizeyle, o zamana kadar hareketsiz bir durumda bulunan dünyayı gerçekten harekete geçirmiş olduğu söylenebilir.” Bu saptamasını burada almak çok yerindedir ve ekleyecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
    *** Kopernik’in öldüğü yıl adeta devrimi kaldığı yerden alıp devam ettirmek için dünyaya geldi, Thomas Digges. Popüler eseri olan “A Perfit Description of the Caelestiall Orbes” 1576 yılında yayınlandı. Bu eserinde Kopernik evren modeline en dış küreyi kaldırarak ve yıldızları sınırsız bir ortama dağıtarak katkıda bulundu. Kopernik’ten 30 yıl, sanayi devriminden 200 yıl kadar önce güneş merkezli evren modeli en dış kabuğunu atmıştı. Bu yeni görüşlerin ilk ve en kararlı yandaşlarından biri olan Londralı Giordano Bruno (1548-1600) sinirsiz bir evren modelinin mantıksal sonucuna dikkat çekti: “Evrende bir küre ve merkez yoktur, fakat merkez her yerdedir.” Bu söz atomcu filozof ve sair olan Lukretius’un sözleriyle özdeşleşmekteydi. Atomcu düşünürlere göre, yaratılmamış, yok olmayan, değişmeyen varlık özdeksel (maddesel) atomdur. Bu düşünce doğa bilimlerinin doğuşunu sağlamıştır da denebilecek bir görüştür, Rönesans’ta da etkileri görülen bu düşünce sistemi Aristocu skolâstiğe karşı, atomculuğun getirdiği mekanik dünya görüsünü savunmuştur. Bu anlayışa göre evren yoktan var edilmemişti, atomlarla ve hareketleriyle meydana gelmişti. Bir çok merkez varsa ve evren atomların hareketiyle oluştuysa eğer bizim gibi canlıların olduğu sayısız başka güneş sistemleri olabilirdi. Bunların etrafında da gezegenler, bu gezegenlerde de bizim gibi canlılar olabilirdi.
    *** Bu düşünceler üzerine, merkezde bulunduğundan dolayı bir özelliği olduğunu düşünen ve bununla onur duyan skolastikçiler, yeterince yumuşak karar, ölümünü çileden çıktılar. Neticesinde Bruno’nun yaşamı bir trajediye dönüştü. Düşünceleri zamanına göre çok uçlarda geziyordu, Katolik inancını alaya alması ve fikirlerinden ödün vermeden savunmasına devam etmesi hayatinin son yedi yılını kilisenin cezaevinde geçirmesine, işkence edilmesine ve son olarak “Olanaklı olduğu kadar yumuşak bir ceza verilmesi ve kan dökülmemesi...” kararının verilmesine neden olmuştu. Hakkında isterken kan dökülmemesi, kazığa bağlanarak yakılması anlamına geliyordu. Bu çok acı ölüm kararı açıklandığında şu sözleri haykırmıştır: BU KARARI ALIRKEN SİZLER , BELKİ ONU BENİM ŞİMDİ İŞİTTİĞİMDE DUYDUĞUM KORKUDAN ÇOK DAHA FAZLA BİR KORKU İÇİNDESİNİZ. Evet, gerçekten de Skolastikçiler bilimin başkaldırısından korkmaya başlamıştı ve bir şeyler yapılmalıydı. Bilimin kendilerine karşı açık bir tehdit oluşturduğu ortadaydı ve bilimi üretenleri öldürerek kurtulacaklarını sandılar. Oysa bilim insanları değişen koşulların ürünlerinden başka bir şey değildi ve bu koşulları yok edemezlerdi zaten de yapamadılar.
    *** Bruno, astronom değildi ancak sıkı bir Kopernik devrimcisiydi, mantıksal açıdan evren modelinin gelişm"esine katkıda bulunmuştur, ancak astronomi ile ilgili çalışmalarından dolayı değil dinle alay ettiğinden dolayı, katledilmiştir, tabii alay ederken astronomi ile ilgili düşüncelerini kullanmış olduğunu unutmamak lâzım. Bir Danimarka soylusu olan Tycho Brahe (1546-1601) kraliyetten de yardim alarak Avrupa’da ilk gözlem evini kurmuş ve Uraniborg (Sky Castle- Gökyüzü Kalesi) adini vermiştir. Daha 16 yaşındayken Kopernik’in kullandığı çizelgelerde gezegen konumlarında hata olduğunu buldu. 25 yaşında gökyüzünde ani bir parlamaya tanık oldu. Bu parlamanın gökyüzünde paralaktik bir kayma göstermediğinden atmosfer içindeki bir olay olduğunu düşündü. 30 yaşında bir kuyruklu yıldız gözleyerek bunun da Ay’dan uzak bir cisim olduğunu gösterdi. İlerleyen yıllarında daha modern bir gözlem evinin daha kurulmasını sağlamıştır. Zamanının büyük bir kısmını evi haline gelmiş gözlemevinde gözlem yaparak geçiriyordu. Çıplak gözle yapılabilecek en iyi gezegen ve yıldız kataloglarını oluşturdu. Bu çalışmaları sırasında Kopernik modelini ret edip, dünyayı evrenin merkezine tekrar koymak için bir sebep bulmuştu.*
    *** Tycho‘ya göre eğer dünya günesin etrafında büyük bir dairesel yörüngede dolanıyorsa, dünya farklı konumlardayken takım yıldızların şekillerinin paralaks neticesinde değişmesi lazımdı. Paralaks ne diye soracak olursanız kısaca söyle açıklanabilir:Tam önünüzde bir doğru boyunca dizilmiş üç ağaç olsun, eğer siz olduğunuz konumu değiştirirseniz görüntü de değişecektir. Mesela biraz sağa kayarsanız, en yakınızdaki ağaç sola ortadaki biraz sağda, en uzağınızdaki ise ortadakine göre daha fazla sağda olacak şekilde görüntü değişir. Bu olay siz bu üçlü ağaç sistemine ne kadar yakındaysanız o kadar net olacaktır, yani ağaçlara yakınken bir adımınız görüntüde büyük bir değişime neden olurken, uzaktayken çıplak gözle fark edilemeyecek kadar az olabilir. Tycho, yıldızların paralaktik kayma göstermemesinin nedenin dünyanın merkezde olması olduğunu düşündü. Aslında birazda tutucu ve Kopernik karşıtı olan Tycho’nun öyle düşünmek daha çok isine geldi. O da dünyayı tekrar merkeze taşıdı. Ay, Güneş’i dünya merkezli yörüngelere koydu. Diğer bütün gezegenleri de Güneş merkezli yörüngelere yerleştirdi. Tycho yıldızların çok uzak olduğunu ve insan gözünün o uzaklıklardaki bir paralaktik kaymayı algılayamayacağını düşünememişti. İnsan gözü yıldızların şeklini ayırt edebilecek kadar gelişmemiştir, Tycho da çıplak gözle yaptığı bu çalışmalar sonucunda yanılmakta haksiz değildir. Ayrıca kürelerin olmasına gerek olmadığını, küreler olsaydı eğer kuyruklu yıldızlar tarafından zaman içerisinde kırılmış olmaları gerektiğini söylemiştir.*
    *** İlk bakışta geri bir adım gibi görünse de Tcyho’nun çalışmaları Kopernik öncesi modelleri alt üst ederek ileriye olan dev bir adimdi. Küreleri kaldırarak, sürekli değişen bir gökyüzü olduğunu göstererek, o güne kadar gelmiş inançların bir kez daha zorlanmasına neden olmuştur. 1601 yılında kaybettiğimiz Tycho, gözlemevini ve bütün gözlem verilerini asistanı Kepler’e miras bırakır. Gökyüzüne hitaben kullanılan “gök küre, gök kubbe” ifadelerinin yıkılmaya yüz tuttuğu zaman Tycho ile başlamış yani günümüzden 450 yıl kadar önce, ancak bir takım çevreler hala “gök yüzü” yerine “gök kubbe” ve ”gök küre” ifadesini ısrarla kullanmaya devam ediyorlar. Bu çevreler Bruno’yu , Sivas’ta da ozanları yakanların ta kendisidir. Görüldüğü gibi günümüz Türkiye’si ile ortaçağ Avrupa’sı arasında zaman ve konum dışında pek fark yok sadece eylemi yapanların adı ve maskeleri farklı. ******

      Forum Saati Salı Mayıs 07, 2024 5:28 pm