Salzburgun Getreidegasse sokaginda bulunan bir evin los bir odasina
Leopold Mozart'in Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus adli oglu
dunyaya gelidigi zaman bu evin uzerine gokten bir nur inmisti. Sonradan
kendisini Wofgang Amadeus adiyla tanitan bu cocugun babasi Salzburg'da
orkestra sef muaviniydi.Asil Sef olmadigindan daima sikayet eden baba
Mozart Schwaben eyaletinden Salzburg'a meyleden bir müzisyendi.Aydinlik
devrinin hayalden uzak temkinli karakterini tasiyan bu adam mucizelere
hic inanmazdi.Lakin kucuk cocugun yaptigi ilk besteleri gorunce o bile
gozyaslarini gizleyemedi.Harika cocuk Mozart,kendisiyle hakli olarak
iftihar eden babasi tarafından dünyanin buyuklerine takdim
edildi.Onlarin takdirini kazandi.Imparatorlar,krallar,musikisinaslar ve
daha once suphe etmis olanlar bile bu cocugun onunde hayranlikla
egildiler.Fakat kisa zaman sonra cocukluk devrini geride birakan genc
Mozart,ayni cevreden eski ilgiyi bekledigi halde,daha once harika
meraki ile bol bol bahsedilern saygi ona tekrar gösterilmedi.30 yasinda
iken olgunluk cagina eren Mozart,seviyesine uygun itibari gormek
istedi.Fakat dunya buna aldirmayarak maddi sikinti icinde kivranan ve
olum derecesinde hasta olan Mozart'i yalnizliga terk etti.
Kendisinden sonra gelen nesiller onu yanlis anlasilan 'rokoko'
tezniyati ile suslemis bir ideal seklinde gosterip daima harika cocuk
olarak andilar.Onu sevdiler ama gercek buyuklugunu anlayamadilar.Kucuk
Mozart'ida harikulade olan sey izah edilemeyecek sekilde kabiliyetli
olusu degildir.Evet,daha bes yasinda iken ilk Menuetini yazan bu
cocuk,hic yanilmayan isitme kabiliyeti,cesitli enstrumanlardaki
virtuozlugunu ve irticalen calma kudretiyle insanlari teshir
ediyordu.Fakat harika olan tarafi baska sanatkarlarin Goethe de dahil
olmak üzere hedefe giden yola basladigi yasta onun kemale ermis
olmasidir.Hayatinin son 10 yili yaratma kudretinin akla sigmaz derecede
verimlesmesinden once Idomeneo operasiyla baslayan bu devre,Sihirli
flut,Requiem eserleyile sona ermektedir.Mozart'ın hayati ve calismalari
fani hayatinin kisaligi ile karsilastirilirsa bu son devrede gecen
aylarin seneler kadar verimli olusu olagan ustu bir gercektir.Mozartida
bir olcme duygusu,dis ve ic duzeni daima koruyan ve gercegin
sinirlarini hicbir zaman asmayan bir itidal ve estetik bir guzellik
suuru vardi.Kendi deyimiyle,ihtiraslari tiksintiye varircasina ifade
etmekten onu her zaman koruyan bu vasiflar olmustur. Goethe gibi,büyük
bir hayatiyetle kendi zamanina bagli olan Mozart'i yasadigi devrin
ustunde edebi bir varlik seviyesine yukselten iste budur.
Fakat daha dogdugu anda kendisine deha olmak inayeti bahsedilen Mozart
bile,butun dikkatiyle ogrenmek ve yolunu aramak zorundaydi.Babasi
tarafindan Ph. E. Bach'in ve Telemann'in zihniyetine gore yetistirilen
ve Salzburg'da tatbik edilen Barok müzigini ogrenen harika
cocuk,Italya,Fransa,Almanya,Ingiltere ve Isvicre gibi memleketlere
yaptigi seyahatlerinde zamaninda olup bitenleri opera sahasinda gunun
modasini Mannheim ekolunun inkilapci bestecilerinin curetli
hamlelerini,Joh.Christian Bach'in eserlerindeki müstakbel stilin
alametlerini,Gluck'un ve Shakespeare'in dramatikligini dinledi ve
gordu.Butun bu unsurlardan farkli olarak calisti ve her etud'unde asil
Mozart'a kat kat yukselerek cikti. Zamanın adetine gore, saray
hizmetinde calisarak hayatini emniyet altina almaktan vazgecip serbest
sanatkarin saglam bir temele dayanmayan yasayis tarzini benimseyen
Mozart Viyana'da Haydn ile dost oldu.Ve onun sanatindan da faydalanmaya
calisti.Daha sonra kemale ermis buyuk bir besteci oldugu halde
Viyana'da oturdugu sirada ve gerekse Kuzey Almanya'ya yaptigi seyahat
esnasinda Leipzig'de o zamana kadar hic tanimadigi Heandel ve Bach'in
stillerini kendine mal etmek icin buyuk gayretler sarf etti.
Ozet olarak,Mozart asrilestirdigi Opera Seria'nin Ustadi (Tito
operasina kadar),Opera Buffa'yi dahiyane bir sekilde en yuksek
zirvesine getiren,(Figaro,Don Giovanni ve Cosifan tutte operalarinin
yaratcisi),Alman Müzikli piyesinin klasik bestecisi (Saraydan Kiz
Kacirma,Sihirli Flut),dini eserlerin,liedlerin ve pek cok senfonilerin
bestecisi olarak karsimizdadir.Bu senfonilerde Mozart kendi devrini
asmistir.Oda muziginde Haydn'ın teknigini o kadar gelistirmistir
ki,ihtiyar Haydn genc dostundan yeniden ögrenmeye baslamistir.Mozart
harika cocuk,pembe isiklar altinda gorulen masal prensi degil,bilakis
cok cepheli yaratma kudretini zenginligi bitmek tukenmek bilmeyen bir
sanatkar ve Goethe'nin deyimiyle,hayretle seyrettigimiz ve nereden
geldigini,nasil zuhur ettigini kavrayamadigimiz kimselerden biridir.
Burada sizlerle, Milos Forman'inin ''Amadeus'' filminden bir sahne
paylasacagim. Sihirli Flut operasindan 'Gece Kralice'sinin Aria'si...