.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Topraktan Bedene Can Veren ALLAH (c.c)

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Topraktan Bedene Can Veren ALLAH (c.c) Empty Topraktan Bedene Can Veren ALLAH (c.c)

    Mesaj  AsiRuH Paz Ekim 26, 2008 12:26 am

    Birgün
    aklıma toprak canlanıverdi. İnsanın günlük yaşantısına baktığımız zaman
    hayatının her safhasında toprakla iç içe olduğunu görürüz. Bundan
    esinlenerek de toprakla ilgili yazımı yazmaya koyuldum.

    İnsanlığın başlangıcı olan Hz. Adem (as)’ın kuru balçıktan yaratıldığını ve insanlığın ondan türediğini görürüz.
    Hz. Havva annemizin onun sol kaburgasından yaratıldığı söylenir. Yani
    başlangıcımız toprak, yediğimiz her mahsulün kaynağının toprak olduğunu
    görürüz. Güzel bir domates, güzel bir şeftali ve harikulade bir
    karpuzun da toprağın sıcacık bağrından çıkıp, bize rızk olarak
    geldiğini görürüz.


    Harikulade yoğurt, lezzetli bir peynir,
    mis gibi bir tereyağının bir besin kaynağı olan sütten elde edildiğini
    görürüz. O sütün de meralarda binbir çeşit güzellikte olan çiçek ve
    bitki türlerinin otlatılması sonucu hayvanlardan sağlandığını görürüz. Kısacası ALLAH (cc) Hazretleri’nin yarattığı bütün canlıların besinlerinin kaynağının, yine toprak olduğunu görürüz.

    Hayatımız
    boyunca yaptığımız atıklar, çöpler hep toprağa verilip bir bakıma
    filtre görevini yapıyor. Mesela besin kökenli olan çöpler toprağa
    verilmek suretiyle organik bir gübre haline dönüp tekrar geri kazanım
    şeklinde bize rızk olarak döndüğünü görürüz. Dolayısıyla insanlık veya
    insanların rızkı olarak oluşan bu mamuller, yani gıda maddelerinin veya
    sebzelerin, çağlar boyunca toprağın sıcak kucağına bırakılıp uzun süre
    bozulmadan adeta buzdolabı görevi yaptığını görürüz. Bana göre en
    önemli dezenfektan olarak da toprağı görmek mümkündür. Mesela bir
    hayvan kadavrası veya bir insan cesedini düşünelim. İnsan öldükten
    sonra bir saate varmaksızın hemen nahoş bir koku etrafa yayıldığını
    görürüz. Eğer ölen
    canlıların kadavrası veya insanların cesetleri toprağa verilmeseydi, bu
    dünyada o nahoş koku ve kötü görüntüden dolayı dünyada yaşanamazdı.


    Toprağın
    bir diğer yönüne baktığımız zaman yine harikulade diyaloğumuzun
    olduğunu görmek mümkündür. Mesela basitçe sanatta kullandığımız her
    malzemenin yine toprak menşeli olduğunu görürüz. Yediğimiz toprak
    kaplar, çanaklar, vitrinlerimizi süsleyen vazolar, vazoları süsleyen
    çiçekler, lezzetli yemeklerini yediğimiz güveç tencerelerin menşeinin
    toprak olduğunu görmekteyiz. Ekmek mi pişireceğiz? Ekmeğimizi fırında
    pişirmek için mutlaka fırında kullandığımız tuğlanın ateş toprağından
    olması gerekir. Eğer ondan yapmazsak pişirmemiz mümkün değildir. Yani
    toprağın içinde ayrı bir cinsten faydalanmamız söz konusudur.

    Kaldığımız
    ev ya da kendimiz için bir mekân mı yapacağız veya işyeri mi kuracağız
    hemen toprağı kazıyoruz, temel açıyoruz ve üzerine tonlarca ağırlık
    koyuyoruz. Bir kere dahi bu ağırlığı niye benim üzerime koydunuz diye itirazda bulunmuyor ve onun ürünü olan çimento, kireç, tuğla, kiremit ve benzeri bütün malzemenin yine toprak menşeli olduğunu görüyoruz.

    Bakışımız
    ile içimizi ferahlatan ve güzellikleri ile yeşillikleriyle adeta
    cenneti andıran güzel ormanlarımızın, yine toprağın şefkatli bağrından
    doğmuş olduğunu görüyoruz. Bununla da her zaman ciğerlerimize
    çektiğimiz oksijeni bunların sayesinde aldığımızı görürüz. Sitemize ve
    villamıza oturmak için de şöyle giriş ve çıkışlarda görüntü güzel olsun
    diye sitemizin çevresini güzelleştirmek için aldığımız o süs
    tuğlalarının güzelim taşlarla kaplamalarının membaının yine toprak
    olduğunu görürüz. Yine evimizin içinde oturuyoruz ve yeşil bir görüntü
    görmek istiyoruz. İşte o zaman o güzelim toprağı saksılara koyup
    değişik çiçekleri dikmek suretiyle bir nevi cenneti evimize taşıyoruz.
    Yine evimizde ya da işyerimizde sıcaktan, soğuktan, yağmurdan, kardan
    korunmak için çatımızı toprağın bağrından çıkan kille yapılmış
    kiremitlerle kapatıyoruz. Ve özellikle soğuk yerlerde insanların ısı
    izolasyonu için çatılarına toprak koyduklarını biliyoruz. Dolayısıyla hayatımızın her döneminde toprakla iç içe olduğumuzu görmek mümkündür.

    Bütün
    bu satırlar toprağın bitmek tükenmek bilmeyen faydalarını
    anlatmaktadır. Neden bunları anlatmak ihtiyacını duydunuz derseniz
    sonuç olarak deriz ki; ALLAH (cc) Hazretleri, hayatımız bu öğe ile
    tanzim etti, yaşattı, idame ettirdi. O halde kökenimiz ondan ve
    sonumuzun da oraya varacağını görüyoruz. Yani yüce yaratanımız bize
    önce nerden yaratıldığımızı bilmemiz gerektiğini ve bastığımız o
    güzelim topraktan geldiğimizi ve tekrar ona döndürüleceğimizi
    bildiriyor. Kısacası topraktan geldik, toprakla beraber hayatımızı idame ettik ve toprağa varacağız.

    O
    halde yürürken kibirden uzak, sade ve saygılı bir şekilde yürüyeceğiz.
    Gelen nimetlere bol bol şükürle beraber faydalanacağız ve ondan dolayı
    tekrar toprağa gideceğimizi bilerek diğer dünyaya hazırlıklı bir
    şekilde olmamız gerektiğini bize hatırlatıyor. ALLAH (cc) Hazretleri
    oysa bizi başka bir öğeden de yaratabilirdi. Bizi nurundan ya da
    ateşten de yaratabilirdi. Ama insana o kadar mükemmellikler verdi ki, o
    kadar imkan ve akıl verdi ki bunlara karşılık sadece ve sadece
    kulluğumuzu değerlendirmemizi istemiştir bizden.

    Hem yaşama hevesi gizlidir Toprak anada

    Topraktan bedene can veren ALLAH (cc)
    Banada yaşamak hevesini ver
    Hergüne bir ümit veren ALLAH(cc)
    Banada yaşamak hevesini ver


    Vermez mi hiç. Yeterki Herkesin Uyuduğu O gece vakti Toprak üstünde kimselerin olmadığı o vakit Sen Kalk Secde et..!

    ALLAH
    (cc) insanı eğer verilen bu nimetlerin, imkânların yaratılış
    hikmetlerine binaen değerlendirse, mertebelerin en yükseği olan kulluk
    mertebesine yükselir ve Hz. Ebu Bekir gibi, Hz. Ömer gibi, İmam-ı
    Rabbaniler gibi, Bediüzzamanlar gibi, Seydalar gibi, bütün enbiya ve
    evliyalar gibi ALLAH’ın dostları olur ve ALLAH katında makbul bir
    mertebeye (dereceye) ulaşır.

    Rabbim Toprak Gibi Verimli Birer Mümin olmayı Cümlemize Nasib Eylesin.
    Amin

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 7:21 pm