.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir?

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir? Empty Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir?

    Mesaj  AsiRuH Paz Ekim 12, 2008 10:44 pm

    EROZYON

    Yer yüzündeki engebe ve yükseklikleri deniz seviyesine indirmeye
    çalışan aşındırma olayıdır jeolojik aşındırma ,en geniş anlamı
    ile,karmaşık tabiat olaylarıdır.Bunlar parça koparıp sürükleyerek
    litosfer yüzeyini durmadan aşındırır. Yüzeyler özellikle dağlık
    bölgeler ve çöller gibi bitki örtüsünün bulunmadığı yerlerde çok
    karakteristik ve belirgin biçimler alırlar .Erozyon un yıkıcı
    etkisi,vadiler,kanyonlar,dik yarlar yalı yarlar,sirkler,dev
    kazanlar,mağaralar,güvercin delikleri ve tabii köprüler meydana gelmesine sebep olur.

    Milyonlarca yıl süren Erozyon sonunda en yüksek dağlar bile
    düzlükler haline gelebilir. Böyle bir aşınma devri iki basamağa ayrıla
    bilir”Genç” Arazi henüz yükselmiş yer kabuğu kısmıdır.Aşınma yapan
    tesirleri hücumuna uğrar.Akarsuyun tesiri ise en büyük
    olur.”Olgun”Arazide akar suların aşındırma tesiri yavaşlar.”Yaşlı “
    Arazide aşınma ve düzleşme sonucu peneplen adı verilen bir ova meydana
    çıkmıştır .Bu devir,bölgede yeniden bir yükselme olunca bozulur.
    Gençleşme ile aşınma devri yeniden ve canlı olarak
    başlar.Bunun sonucu olarak eski ve yeni aşınma ile karmaşık bir arazi ortaya çıkar.

    Bir kayaç yada toprak kütlesinin sarp bir yamaçtan yada dağdan
    aşağı kaymasına Erozyon denir. Dik yamaçların eteklerinde ,çoğu kez
    erozyon sonucunda yukarılardan inmiş kayaç ve toprak yığınlarına ve
    bunların kayma yolunun üzerinde oluşturdukları sıyrıklara rastlana
    bilir. Erozyon zaman zaman karayolu ve demiryolu ulaşımının kesilmesine
    de neden olabilir.Büyük ölçekli erozyon dağlık bölgelerde olur. Buna
    şiddetli yağmurların yada eriyen karların killi kayaçlardan oluşan
    yatakların ıslatıp kaygan hale getirmesi yol açabilir yada deprem
    heyelanı başlayabilir.

    Erozyon sonucunda düşen toprağın bir ırmağın önünü kapatarak orada
    bir göl oluşumuna yol açması büyük bir tehlike yaratır. Toprağın
    oluşturduğu set güçlü değildir ve ardından toplanan suyun ağırlığı ile
    kolayca dağılır.Eğer böyle bir şey olursa,büyük bir sel vadiyi silip
    süpürür ve zamanında uyarıda bulunulmazsa büyük can ve mal kaybına yol
    açar.Gene erozyon sonucunda büyük göllere düşen iri kayaç kütleleri
    bazen gemilerin karaya oturmasına ve kıyı şeridi boyunca büyük bir
    yıkıma neden olan yüksek dağların oluşmasına da yol aça bilir
    .
    Erozyon eriyen karların gevşettiği yüzey kayaçların dan yada yalnızca
    eriyen kar yada buzlardan oluşursa buna da çığ denir
    .
    Dört Milyar kadar yıl önce oluşan yer kabuğunun su,hava ,yer çekimi
    gibi etkenler aşındır maktadır. Yer kabuğunun böyle sürekli olarak
    aşındırması sürecine erozyon denir.Yer yüzünün okyanus yatakları ve
    kıtalar gibi temel yapısı yer kabuğunun hareketleriyle,bu yapının
    ayrıntıları ise erozyon ile oluşmuştur.

    İnsanın doğa ile ilişkileri de bazı bölgelerde erozyon sürecini
    çabuklaştırmıştır yanlış tarım yöntemleri,ormanların yok
    edilmesi,toprağın hayvan otlatmakta gereğinden fazla kullanılması
    verimli üst tabakanın kaybolmasına yol açmaktadır.Erozyon nedeni ile
    bozulan toprakların oranı son yıllarda iki katına çıkmıştır.verimli
    toprakların tamamen yok olması korkusundan çok kaybedilen toprağın
    niteliği önemlidir.

    Dünyanın her yerinde çiftçiler erozyonu önlemek amacı ile,setler
    ve rüzgar siperleri yapmak,çok ekilmiş toprakları dinlendirmek gibi
    yöntemler denemektedirler.
    Erozyonun etkilerini görmek çok kolay dır. Toprağın yüzeyi yer yer
    açılmış,toprak su gücüyle,dağlara,derelere,geniş ovalara ve nehir
    ağızlarına taşınmıştır.Kıyılar denizin hareketinden dolayı sürekli
    olarak erozyon altındadır.

    Dağ ve tepelerin yamaçlarını ise dere ve nehirler aşındırır.
    Çevremizde gördüğümüz dağ,tepe ,nehir gibi yapıların hiç değişmediğini
    sanırız ;çünkü bu değişiklikler gözle göremeyeceğimiz kadar uzun sürede
    olur.Amerika’daki Grand Ganyon vadisi gibi bir yerin oluşması
    milyonlarca yıl sürer.Ancak,denizin,yanında bulunan bir kara parçasını
    oyarak metrelerce içeri girmesi veya şiddetli yağmurların bir tepenin
    üstündeki Bütün toprağı yok etmesi birkaç ay içinde bile olabilir.Böyle
    kısa süre içinde olan değişiklikleri gözüyle gören bir insan bu doğal
    kuvvetleri ne kadar güçlü olduğunu anlaya bilir

    Aşındırıcı güçlerin en etkilisi yağmur,katı buz tabakaları
    ,nehirler veya okyanus dalgaları biçimindeki su dur. Dünyadaki hiç bir
    şey suyun gücüne karşı koyamaz zamanla en sert kayalar bile suyun
    etkisi ile aşınır.

    Suyun aşındırıcı etkisi yağmurun yer yüzüne düşmesi ile başlar her
    bir yağmur damlacığını kayalara vuran toprak zerreciklerine yerinden
    çok ufak çekice benzete bilir.

    Şiddetli yağmurda toprağın üst tabakasının önemli bir kısmı
    taşınır.buna yüzey erozyonu denir. Su aşağıya doğru akarken toprağı
    oyarak derecikler oluşturur.Bunlar büyür ve kanalları oluşturur.
    Sonunda büyük nehirlerle birleşen dereler ortaya çıkar.

    Nehirler en büyük toprak taşıyıcılardır jeoloji bilginleri
    nehirleri insanlar gibi gençliği ve yaşlılığı olan canlılara
    benzetirler . Bir nehrin en aşındırıcı olduğu yer ilk çıkış noktasına
    yakın yüksek yerlerdir.Burada nehir gençtir ve hızlı akar taşınan kaya
    parçaları, çakıl taşları ve kum,geçerken nehir yatağındaki kayaları da
    aşındırır .Nehir daha düz topraklara geldikçe hızı azalır,yükünü
    bırakmaya ve ovalar oluşturmaya başlar sonunda enerjisi düşük olarak
    denize ulaşır.

    Kalan yükünü de ağız kısmına bırakan nehir burada bir delta
    oluşturur nehir suyu deniz suyuna karışır ve bu suyun bir kısmı tekrar
    buharlaşarak,yükselerek yağmur şeklinde düşer böylece aynı olaylar
    dizisi tekrarlanmaya başlar

    Denizin aşındırıcı gücü de çok fazla dır. Dalgalar kayaları
    ufalayarak ,kum haline getirir,kıyıdaki çıkıntılı kısımları aşındırarak
    yok eder ve kıyıyı düzleştirir.Çok dalgalı denizler tonlarca maddeyi
    bir yerden bir yere taşırlar deniz ayrıca dar kara çıkıntılarını da
    dipten oyarak doğal köprüler oluşturur zamanla çöken bu köprüler denizin ortasında karadan tamamen ayrılmış olan adacıkların ortaya çıkmasına sebep olur.

    Katı buz tabakası halindeki suya buzul adı verilir. Buzulun
    aşındırma gücü çok fazladır.Son buzul devrinde buzullar Kuzey Amerika
    ve Avrupa Kıtalarını çok aşındırmışlardır Yuvarlaklaşmış tepeler ve
    göller bunu kanıtlamaktadır zamanımızda buzullar geri çekilmiş
    durumdadır. Gelecekte buzulların daha da küçülüp yok olmaları olasılığı
    olduğu gibi,tekrar dünyayı kaplamaya başlamaları olasılığı da düşünüle
    bilir.

    Buzullar nehirler gibi aşağıya doğru akarlar;ancak hızları daha
    yavaştır.Buzul aşağıya doğru kaydıkça üzerindeki büyük baskı nedeni ile
    en alt tabakaları erir bu tabaka donduğu zaman büyük kaya parçaları da
    buzulun içine girerek donar ve yerinden koparak buzulla birlikte
    sürüklenmeye başlar. Ayrıca buzul,taşıdığı maddelerin çoğunu önüne
    katar ve sürükleyerek götürür .Buzulla birlikte taşınan bu maddelerde
    geçtikleri yerlerdeki toprağı ve
    taşları yeniden oynatır.Kayaların arasındaki boşluklarda donan su genleşerek kayanın parçalara bölünmesine yol açar.
    Buzulun hareketi durduğu zaman buzlar erimeye başlar.Bu durumda
    ,buzulun taşımış olduğu bütün maddeler ya erimekte olan buzulun tam
    önüne yada buzulun izlediği vadinin iki yanına yığılırlar.Taşınan daha
    ince maddeler ise toprağın üzerine yayılır ve verimli bir alan
    oluşturulur.
    Rüzgarda su gibi,kayaları aşındırır ve parçalar taşır.Buna rüzgar erozyonu adı verilir.
    Suyun ayrıca yavaş fakat eritici bir etkisi vardır.Kireç taşı gibi bazı
    kayalara kimyasal bir şekilde eritir ve yok eder.Yer altı mağaraları
    suyun bu etkisi ile oluşur.
    Doğrudan doğruya tesirli olan erozyonun sebepleri;yüzeyden serbest olarak akan veya
    Irmak yataklarında bulunan akarsular,denizin kayalara vurması ve
    gel-git olaylarıdır.Erozyona sebep olan diğer tesirler,yer çekimi ve
    rüzgarları doğuran basınç farklarıdır.En büyük aşınma,
    en dik ve rüzgar hızının en büyük olduğu arazilerde olur.Mekanik aşınma akıcı (Rüzgar,Su)
    maddelerinin taşıdığı kum,taş vb .taneciklerle daha kuvvetlenir.Bunlar çarparak kayaları aşındırır.
    Değişik kaya tipleri aşınmaya karşı farklı direnç gösterirler.Aynı kaya
    kitlesi de değişik yerlerinin yapısının farklı oluşu veya aşınmaya açık
    olan yüzeylerin aynı büyüklükte olmaması yüzünden değişik aşınmaya
    uğrar.Umumiyetle,granit,lav,sert kum taşları,kum tanecikleri sağ-
    lam yapışmış konglomeralar,kuvarsit,kalker ve dolomit gibi kayaların direnci daha büyüktür.
    Bunlar düzgün olmayan yeryüzü şekillerine yol açar.Öte yandan,killer,yumuşak kum taşları ve
    Tüfler gibi kolayca aşındırılan kayalar için yumuşak eğimler,düzgün yüzey şekilleri ortaya çıkmaktadır.
    Erozyon olaylarının cereyanı : .

    Yağan yağmurlar yeryüzü toprağının ağaç ve ottan yoksun
    kısımlarında toprak zerrelerini kolaylıkla yerinden oynatırlar ve
    arazinin eğimi oranında aşağıya doğru sürüklenmeye başlarlar.Yağışın
    şiddeti ve devamlılık derecesine göre yağmur damlaları bir biri ile
    birleşerek,toprağı,taşı ve kaya parçalarını sürükleyecek kadar kuvvete
    sahip olur ve bunları derelere,ırmaklara,nehirlere kadar götürürler.Bu
    akarsular vasıtasıyla da özellikle toprak kısım denizlere kadar taşınır
    ve orada erozyon olayı son bulur.
    Arazinin yüzünün ot ve ağaçlarla örtülü olduğu kısımlarda yağmur
    sularının bir kısmı ot ve ağaçların kökleri ile toprağın iç kısımlarına
    geçmekte ve bir kısmı da toprağı yerinden oynatmadan otların yüzünden
    kayıp akmaktadır.Yağmur sularının ve bunların birleşmesiyle meydana
    gelen akarsuların denizlere kadar sürükleyip zayi ettiği toprak,humus
    denilen ve bitkilerin asıl muhtaç olduğu yüzeydeki bitkisel
    topraktır.Humusu olmayan bir arazide ne ot ne de ağaç yetişmektedir.
    Erozyonlar etkilerine göre ikiye ayrılırlar:
    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir? Empty Geri: Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir?

    Mesaj  AsiRuH Paz Ekim 12, 2008 10:45 pm

    1-Fiziksel Erozyon :Mekanik erozyonda denir.Atmosferdeki ısı
    değişiklikleri ve akarsuların etkisi taşlar ve mineralleri parçalayıp
    ufalatır.
    2-Kimyasal Erozyon :Karbondioksitli suların bazı kayaçları
    eritmesi,bazılarının da minerallerinin bileşimini değiştirmesi ile olur.
    Genel olarak yukarıdaki iki tip erozyon birbirinin devamıdır.Tabiatta görülen erozyon çeşitleri de şunlardır:
    A-Atmosfer Erozyonu :Havada ısı değişikliği,rüzgarlar,donma olayları ve
    çözünmeler,güneş ışınları,taşların parçalanmasına ve aşınmasına sebep
    olur.Taşların rengi fiziksel aşınmayı etkiler.Koyu renkli taşlarda ısı
    absorbsiyonu daha çok olduğundan daha fazla ısınır.Böylece açık ve koyu
    renkli mineraller arasındaki genleşme ve sıkılaşma farkı büyür.Böylece
    parçalanma olayı oluşur.Bu olaya daha çok yarı kurak bölgeler de ve
    çöller de rastlanır.
    B-Yağmur sularının Erozyonu :İçinde Karbondioksit bulunan suların
    kalker ve jips gibi eriyebilen tabakalarda yapmış olduğu kimyasal
    erozyondur.
    C-Akarsuların Erozyonu :
    1-SellerErezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir? Biggrinik
    yamaçlardan hızla akan geçici ve dengesiz akarsulardır.Bir selde üç
    kısım vardır.a) Suların biriktiği kısım ki buna sel havuzu denir.b)
    Yamaç boyunca suların aktığı kısım ki buna kanal veya sel yatağı
    denir.c) Sürüklendiği malzemeyi bıraktığı kısım ki buna da sel veya
    birikinti konisi denir.Hiç şüphesiz ki sellerin aşındırması hızlarına
    bağlıdır.
    Sel erozyonunun karakteristik ve güzel misali Ürgüp civarın da ki Peri bacaların da görülür.
    2-NehirlerErezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir? Biggrinevamlı ve dengeli akarsulardır.Taşkınlar dışında yatağı bellidir.
    Nehirlerde aşınma geriye doğrudur.Bu aşınma sonucu ise nehir dange
    profilini kazanmaya başlar.Bir nehir yatağının iki tarafında ve
    yüksekte kalan eski yatak parçalarına taraça denir.
    D-Denizlerin Erozyonu : Denizlerin yaptığı erozyona abrozyon
    denir.Denizler,sürükledikleri çakıllarla ve dalgalarla fiziksel ve
    kimyasal aşındırma yaparlar.
    Fiziksel aşındırma ,dalgaların sürüklediği çakıl ve kumlarla
    olur.Bunlar sahillerin dik kısımlarına vurarak orayı aşındırırlar.Üst
    tarafta isnatsız kalan kısım çöker.Böylece falezler meydana gelir.Bunun
    sonucun da ise kıyı geriler.
    Deniz suları kimyasal aşındırma ile de sahildeki kayaları eriterek oyuk
    mağaralar meydana gelmesine sebep olurlar Ayrıca taşların çatlakları
    arasında birikmiş olan tuzlar, tıpkı buz gibi ısı farkı nedeni ile
    hacmi büyüyerek taşların parçalanmasına sebep olurlar.
    Dalgaların hidrolik etkileri,dalganın şiddetine,yani dalga yüksekliğine ve uzunluğuna bağlıdır.
    E-Rüzgar Erozyonu : Rüzgarlar,yarı kurak ve kurak bölgelerde yapmış
    oldukları aşındırma ile topografya da bazı şekillerin ortaya çıkmasına
    sebep olurlar ve bazı çökükler meydana gelir.Aşındırma iki türlüdür:
    1-Deflasyon : Toz, kum ve hatta çakılların rüzgar tarafından bir yerden
    diğer yere taşınmasıdır.Daha çok kurak bölgeler de görülür.Çünkü kurak
    bölgeler de,kuru,bitkisiz bir zemin,toz,kum,ve alüvyon gibi
    çimentolanmış çökükler bulunur ve kuvvetli rüzgarlar vardır.
    Deflasyonun şiddeti taşıma gücüne bağlıdır.Rüzgar taşıdığı toz ve
    kumları bir yerde biriktirerek kumul denilen kum tepelerini meydana
    getirir.
    2-Korrozyon : Rüzgarların oyma,çizme ve cilalama olayıdır.
    F-Canlıların Erozyonu : Hayvanlar ve bitkiler,taşların parçalanmasında
    ve ayrışmasın da kendi çaplarına göre rol oynarlar.Bitkiler
    bulundukları yerleri nemli tuttuklarından suyun
    eritici etkisini kolaylaştırırlar Bu etki bitkilerin çürümesi ile
    meydana gelen humus asiti yardımı ile daha da artar.Büyük ağaçların ve
    bitkilerin kökleri,taşların çatlak ve yarıkları arasına girerek onların
    mekanik olarak parçalanmasına sebep olurlar.Hayvanlar ise yuvalarını
    taşların içine yaparak taşları oyarlar.Bu oyuklar suların kolayca
    girmesini sağlar ve böylece etki daha da içerilere doğru ulaşır.
    Türkiye de Erozyon Sebepleri :
    Sel sularının vadilerdeki tarlaları, bağları, bahçeleri söküp götürmesi
    bir faciadır. Yamaçlar ve vadileri bu hale sokan erozyonun sebepleri
    şöyle sıralanabilir:
    1-Yanlış Otlatma: Hayvanlarımız, ilkbaharlarda çok erken otlatmaya
    çıkarılır. Otlar henüz kar altında filiz halindeyken, daha yetişmeden
    hayvanlar tarafından yenilirler. Bu yüzden de otlak bütün yıl otsuz,
    çıplak kalır.
    2-Yanlış Ekim Yapma: Normal bir tarımda arazinin eğime göre ekin, ot ve
    ağaç dikimi tespit edilir. En fazla % 10 eğimli bir yere ekin dikilir.
    % 20 ye kadar eğimli olan yer, otlak olarak kullanılır. Ondan daha
    fazla eğimli yerler ormana bırakılır. Oysa bizde, fundalığın veya
    ormanın sökülebilen %45 eğimli yerine dahi ekin ekilmemektedir. Eğimli
    arazide sapan izlerinin tesviye eğrilerine paralel olması gerekirken,
    tersine yukarıdan aşağıya bir oluk şeklindedirler ve yağan yağmurlar
    buralardan aşağılara doğru kolayca toprak sürüklerler.
    Toprak korumayı ele almış memleketlerde, arazinin belli eğimine göre
    ekim, ot veya ağaç yetiştirileceği kanunlarla tespit edilmiştir.
    3-Orman Yangınları ve Kaçak Ağaç Kesimleri: Yakacağı olmayan veya
    yakacak odun kesmeye ve satmayı bir geçim yolu haline getiren köylü,
    izinli odun kesmezse, yangın çıkarmayı kendine hak görmüştür. Kaçak
    ağaç kesmekte aynı sebebe dayanır.
    4-Başı Boş Keçi:Fundalıkların ve özellikle yeni yetişen ormanların baş
    düşmanı keçidir. Keçi, ağaçların yaprak ve filizlerini yemeyi çok
    sever. Filizi ve yaprağı kopmuş bir dal veya fidan ise artık yetişme
    özelliğini kaybeder.
    5-Kökleme: Kökleme, fundalıktan ve ormandan ağaçları kesmek ve
    köklerini söküp çıkartarak o yerin tarla haline sokmaktır. Tarla haline
    sokulan bu gibi yerlerden eğim derecesine göre, 5-20 yıl yaralanılır.
    Ondan sonra bu yer işe yaramaz hale geldiği için terk edilir.
    Erozyon kontrolü için bölgedeki arazi kullanma tipinin değiştirilmesi
    ve böylece erozyona maruz alanların ormanlık veya mera haline
    getirilmesi bir çare olarak düşünülebilir. İkinci bir çare bölgenin
    teraslar, enine sürme, şeritler halinde sürme ve enine kanallarla
    donatılması gibi usullerle, erozyonun dayanıklı hale getirilmesidir.
    Üçüncü olarak seddeler, çevre hendekleri, direnaj gibi mühendislik
    yapımlarıyla aşırı suyu tutup uzaklaştırarak bölgeye gelecek zararı
    önlemektir. Böylece araziler ıslah edilerek erozyondan fazla zarar
    görmez hale gelir. Söz konusu edilen birinci ve ikinci çareler arazi
    kaybını önlemede üçüncüye nazaran daha tesirlidirler.
    Bu usullerin sonucunda, taşkınlar ve ortaya çıkacak diğer zararlarda
    önlenir. Bölgedeki değişiklikler bölgenin sularını uzaklaştıran ana
    kanalın rejiminde de değişikliklere sebep olur. Nehir rejimindeki bu
    değişiklikler toplam kullanılabilir su miktarına da etki edecektir. Bir
    bölgede büyük çapta havza gelişimi ve idaresi planlaması yapılırken bu
    etkiler çok dikkatli bir şekilde incelenmelidir. Yağışlı bölgelerde su
    temini yanında fazla bir ters etki görülmemekle beraber, kurak
    iklimlerde su havzası idaresi planlanmasındaki önem dolayısıyla ciddi
    ters etkiler ortaya çıkabilir. Mevcut suyun tamamından yararlanılıyorsa
    toplam havza verimindeki belirli bir azalma büyük önem taşıyabilir. Su
    akımının bütün ihtiyaçları tamamlamaya yetmediği bir bölgede su
    haklarıyla ilgili olarak mevcut suyun dağıtımında sıkı tedbirlerin
    alınması gerekir. Böyle yerlerde maksimum tutulması ve depo edilmesi
    bir çok tüketiciler yönünden önem taşır.
    Yurdumuzda, özellikle iç Anadolu’da, Konya ilinin Karapınar
    dolaylarında rüzgar erozyonu meydana gelmektedir. Suların sebep olduğu
    erozyon, bütün Türkiye sathında, özellikle dağlık bölgelerde ortaya
    çıkmaktadır. Devlet su işlerinin yaptığı etütlere göre, Dicle,
    Fırat, Seyhan, Ceyhan, Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin
    her yıl sürükleyip denizlere götürdüğü humus toprağının toplamı 441
    milyon tondur. Bu toprağın yok olması sonucu, 45-50 yıl önce bağlık
    bahçelik ve tarımsal verimi çok yüksek olan araziler, şimdi tamamen
    kıraç topraklar haline gelmiştir. Bunun Türkiye’deki başlıca sebepleri,
    yukarıda açıklanmıştır. Orta Anadolu’nun dağlık kısımları, Güney
    Anadolu’da Toros'lar, Karadeniz’in sahile paralel uzanan dağları,
    Marmara ve Ege sahilleri kökleme adı verilen ormanı tarlalaştırma
    işleminin uygulanması sonucu, büyük bir erozyona maruz kalmıştır.
    Düzce, Hendek, Bolu dağları, İzmit körfezinin karşı kıyıları ve Uludağ
    uygulama sonucu bölge bölge kıraçlaşmış alanlara sahip hale gelmiştir.
    Söz konusu bu uygulama özellikle, Karadeniz sahillerinde iklimi bile
    etkisi altına almıştır. Güney, batı ve orta Anadolu’nun orman ve
    fundalıklarında da bu olay büyük ölçüde süre gelmektedir.
    Bugün dünyadaki nüfusun üçte biri yetersiz gıda almakta ve üçte biri
    ise orta gıda alabilmektedir. Yetersiz gıda alan Hindistan, Malezya,
    Yemen, Afrika ve Güney Amerika ülkelerinde her yıl binlerce insan
    açlıktan ölmektedir. Ülkemizde de yıllık yaklaşık bir milyar ton
    verimli toprak kaybının önlenerek, ileride çıkması muhtemel beslenme
    problemlerine karşı şimdiden tedbir alınması ve erozyonun önlenmesi
    için elverdiğince gayret sarf edilmesi büyük önem taşımaktadır.

      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 10:02 am