Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir? Hitskin_logo Hitskin.com

Bu Hitsikin.com temayı önceden görmekte fırsat veriyor.
Tema yerleştirmekTemanın fişine geri dönmek

.talk4her
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir?

Aşağa gitmek

Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir? Empty Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir?

Mesaj  AsiRuH Paz Ekim 12, 2008 10:44 pm

EROZYON

Yer yüzündeki engebe ve yükseklikleri deniz seviyesine indirmeye
çalışan aşındırma olayıdır jeolojik aşındırma ,en geniş anlamı
ile,karmaşık tabiat olaylarıdır.Bunlar parça koparıp sürükleyerek
litosfer yüzeyini durmadan aşındırır. Yüzeyler özellikle dağlık
bölgeler ve çöller gibi bitki örtüsünün bulunmadığı yerlerde çok
karakteristik ve belirgin biçimler alırlar .Erozyon un yıkıcı
etkisi,vadiler,kanyonlar,dik yarlar yalı yarlar,sirkler,dev
kazanlar,mağaralar,güvercin delikleri ve tabii köprüler meydana gelmesine sebep olur.

Milyonlarca yıl süren Erozyon sonunda en yüksek dağlar bile
düzlükler haline gelebilir. Böyle bir aşınma devri iki basamağa ayrıla
bilir”Genç” Arazi henüz yükselmiş yer kabuğu kısmıdır.Aşınma yapan
tesirleri hücumuna uğrar.Akarsuyun tesiri ise en büyük
olur.”Olgun”Arazide akar suların aşındırma tesiri yavaşlar.”Yaşlı “
Arazide aşınma ve düzleşme sonucu peneplen adı verilen bir ova meydana
çıkmıştır .Bu devir,bölgede yeniden bir yükselme olunca bozulur.
Gençleşme ile aşınma devri yeniden ve canlı olarak
başlar.Bunun sonucu olarak eski ve yeni aşınma ile karmaşık bir arazi ortaya çıkar.

Bir kayaç yada toprak kütlesinin sarp bir yamaçtan yada dağdan
aşağı kaymasına Erozyon denir. Dik yamaçların eteklerinde ,çoğu kez
erozyon sonucunda yukarılardan inmiş kayaç ve toprak yığınlarına ve
bunların kayma yolunun üzerinde oluşturdukları sıyrıklara rastlana
bilir. Erozyon zaman zaman karayolu ve demiryolu ulaşımının kesilmesine
de neden olabilir.Büyük ölçekli erozyon dağlık bölgelerde olur. Buna
şiddetli yağmurların yada eriyen karların killi kayaçlardan oluşan
yatakların ıslatıp kaygan hale getirmesi yol açabilir yada deprem
heyelanı başlayabilir.

Erozyon sonucunda düşen toprağın bir ırmağın önünü kapatarak orada
bir göl oluşumuna yol açması büyük bir tehlike yaratır. Toprağın
oluşturduğu set güçlü değildir ve ardından toplanan suyun ağırlığı ile
kolayca dağılır.Eğer böyle bir şey olursa,büyük bir sel vadiyi silip
süpürür ve zamanında uyarıda bulunulmazsa büyük can ve mal kaybına yol
açar.Gene erozyon sonucunda büyük göllere düşen iri kayaç kütleleri
bazen gemilerin karaya oturmasına ve kıyı şeridi boyunca büyük bir
yıkıma neden olan yüksek dağların oluşmasına da yol aça bilir
.
Erozyon eriyen karların gevşettiği yüzey kayaçların dan yada yalnızca
eriyen kar yada buzlardan oluşursa buna da çığ denir
.
Dört Milyar kadar yıl önce oluşan yer kabuğunun su,hava ,yer çekimi
gibi etkenler aşındır maktadır. Yer kabuğunun böyle sürekli olarak
aşındırması sürecine erozyon denir.Yer yüzünün okyanus yatakları ve
kıtalar gibi temel yapısı yer kabuğunun hareketleriyle,bu yapının
ayrıntıları ise erozyon ile oluşmuştur.

İnsanın doğa ile ilişkileri de bazı bölgelerde erozyon sürecini
çabuklaştırmıştır yanlış tarım yöntemleri,ormanların yok
edilmesi,toprağın hayvan otlatmakta gereğinden fazla kullanılması
verimli üst tabakanın kaybolmasına yol açmaktadır.Erozyon nedeni ile
bozulan toprakların oranı son yıllarda iki katına çıkmıştır.verimli
toprakların tamamen yok olması korkusundan çok kaybedilen toprağın
niteliği önemlidir.

Dünyanın her yerinde çiftçiler erozyonu önlemek amacı ile,setler
ve rüzgar siperleri yapmak,çok ekilmiş toprakları dinlendirmek gibi
yöntemler denemektedirler.
Erozyonun etkilerini görmek çok kolay dır. Toprağın yüzeyi yer yer
açılmış,toprak su gücüyle,dağlara,derelere,geniş ovalara ve nehir
ağızlarına taşınmıştır.Kıyılar denizin hareketinden dolayı sürekli
olarak erozyon altındadır.

Dağ ve tepelerin yamaçlarını ise dere ve nehirler aşındırır.
Çevremizde gördüğümüz dağ,tepe ,nehir gibi yapıların hiç değişmediğini
sanırız ;çünkü bu değişiklikler gözle göremeyeceğimiz kadar uzun sürede
olur.Amerika’daki Grand Ganyon vadisi gibi bir yerin oluşması
milyonlarca yıl sürer.Ancak,denizin,yanında bulunan bir kara parçasını
oyarak metrelerce içeri girmesi veya şiddetli yağmurların bir tepenin
üstündeki Bütün toprağı yok etmesi birkaç ay içinde bile olabilir.Böyle
kısa süre içinde olan değişiklikleri gözüyle gören bir insan bu doğal
kuvvetleri ne kadar güçlü olduğunu anlaya bilir

Aşındırıcı güçlerin en etkilisi yağmur,katı buz tabakaları
,nehirler veya okyanus dalgaları biçimindeki su dur. Dünyadaki hiç bir
şey suyun gücüne karşı koyamaz zamanla en sert kayalar bile suyun
etkisi ile aşınır.

Suyun aşındırıcı etkisi yağmurun yer yüzüne düşmesi ile başlar her
bir yağmur damlacığını kayalara vuran toprak zerreciklerine yerinden
çok ufak çekice benzete bilir.

Şiddetli yağmurda toprağın üst tabakasının önemli bir kısmı
taşınır.buna yüzey erozyonu denir. Su aşağıya doğru akarken toprağı
oyarak derecikler oluşturur.Bunlar büyür ve kanalları oluşturur.
Sonunda büyük nehirlerle birleşen dereler ortaya çıkar.

Nehirler en büyük toprak taşıyıcılardır jeoloji bilginleri
nehirleri insanlar gibi gençliği ve yaşlılığı olan canlılara
benzetirler . Bir nehrin en aşındırıcı olduğu yer ilk çıkış noktasına
yakın yüksek yerlerdir.Burada nehir gençtir ve hızlı akar taşınan kaya
parçaları, çakıl taşları ve kum,geçerken nehir yatağındaki kayaları da
aşındırır .Nehir daha düz topraklara geldikçe hızı azalır,yükünü
bırakmaya ve ovalar oluşturmaya başlar sonunda enerjisi düşük olarak
denize ulaşır.

Kalan yükünü de ağız kısmına bırakan nehir burada bir delta
oluşturur nehir suyu deniz suyuna karışır ve bu suyun bir kısmı tekrar
buharlaşarak,yükselerek yağmur şeklinde düşer böylece aynı olaylar
dizisi tekrarlanmaya başlar

Denizin aşındırıcı gücü de çok fazla dır. Dalgalar kayaları
ufalayarak ,kum haline getirir,kıyıdaki çıkıntılı kısımları aşındırarak
yok eder ve kıyıyı düzleştirir.Çok dalgalı denizler tonlarca maddeyi
bir yerden bir yere taşırlar deniz ayrıca dar kara çıkıntılarını da
dipten oyarak doğal köprüler oluşturur zamanla çöken bu köprüler denizin ortasında karadan tamamen ayrılmış olan adacıkların ortaya çıkmasına sebep olur.

Katı buz tabakası halindeki suya buzul adı verilir. Buzulun
aşındırma gücü çok fazladır.Son buzul devrinde buzullar Kuzey Amerika
ve Avrupa Kıtalarını çok aşındırmışlardır Yuvarlaklaşmış tepeler ve
göller bunu kanıtlamaktadır zamanımızda buzullar geri çekilmiş
durumdadır. Gelecekte buzulların daha da küçülüp yok olmaları olasılığı
olduğu gibi,tekrar dünyayı kaplamaya başlamaları olasılığı da düşünüle
bilir.

Buzullar nehirler gibi aşağıya doğru akarlar;ancak hızları daha
yavaştır.Buzul aşağıya doğru kaydıkça üzerindeki büyük baskı nedeni ile
en alt tabakaları erir bu tabaka donduğu zaman büyük kaya parçaları da
buzulun içine girerek donar ve yerinden koparak buzulla birlikte
sürüklenmeye başlar. Ayrıca buzul,taşıdığı maddelerin çoğunu önüne
katar ve sürükleyerek götürür .Buzulla birlikte taşınan bu maddelerde
geçtikleri yerlerdeki toprağı ve
taşları yeniden oynatır.Kayaların arasındaki boşluklarda donan su genleşerek kayanın parçalara bölünmesine yol açar.
Buzulun hareketi durduğu zaman buzlar erimeye başlar.Bu durumda
,buzulun taşımış olduğu bütün maddeler ya erimekte olan buzulun tam
önüne yada buzulun izlediği vadinin iki yanına yığılırlar.Taşınan daha
ince maddeler ise toprağın üzerine yayılır ve verimli bir alan
oluşturulur.
Rüzgarda su gibi,kayaları aşındırır ve parçalar taşır.Buna rüzgar erozyonu adı verilir.
Suyun ayrıca yavaş fakat eritici bir etkisi vardır.Kireç taşı gibi bazı
kayalara kimyasal bir şekilde eritir ve yok eder.Yer altı mağaraları
suyun bu etkisi ile oluşur.
Doğrudan doğruya tesirli olan erozyonun sebepleri;yüzeyden serbest olarak akan veya
Irmak yataklarında bulunan akarsular,denizin kayalara vurması ve
gel-git olaylarıdır.Erozyona sebep olan diğer tesirler,yer çekimi ve
rüzgarları doğuran basınç farklarıdır.En büyük aşınma,
en dik ve rüzgar hızının en büyük olduğu arazilerde olur.Mekanik aşınma akıcı (Rüzgar,Su)
maddelerinin taşıdığı kum,taş vb .taneciklerle daha kuvvetlenir.Bunlar çarparak kayaları aşındırır.
Değişik kaya tipleri aşınmaya karşı farklı direnç gösterirler.Aynı kaya
kitlesi de değişik yerlerinin yapısının farklı oluşu veya aşınmaya açık
olan yüzeylerin aynı büyüklükte olmaması yüzünden değişik aşınmaya
uğrar.Umumiyetle,granit,lav,sert kum taşları,kum tanecikleri sağ-
lam yapışmış konglomeralar,kuvarsit,kalker ve dolomit gibi kayaların direnci daha büyüktür.
Bunlar düzgün olmayan yeryüzü şekillerine yol açar.Öte yandan,killer,yumuşak kum taşları ve
Tüfler gibi kolayca aşındırılan kayalar için yumuşak eğimler,düzgün yüzey şekilleri ortaya çıkmaktadır.
Erozyon olaylarının cereyanı : .

Yağan yağmurlar yeryüzü toprağının ağaç ve ottan yoksun
kısımlarında toprak zerrelerini kolaylıkla yerinden oynatırlar ve
arazinin eğimi oranında aşağıya doğru sürüklenmeye başlarlar.Yağışın
şiddeti ve devamlılık derecesine göre yağmur damlaları bir biri ile
birleşerek,toprağı,taşı ve kaya parçalarını sürükleyecek kadar kuvvete
sahip olur ve bunları derelere,ırmaklara,nehirlere kadar götürürler.Bu
akarsular vasıtasıyla da özellikle toprak kısım denizlere kadar taşınır
ve orada erozyon olayı son bulur.
Arazinin yüzünün ot ve ağaçlarla örtülü olduğu kısımlarda yağmur
sularının bir kısmı ot ve ağaçların kökleri ile toprağın iç kısımlarına
geçmekte ve bir kısmı da toprağı yerinden oynatmadan otların yüzünden
kayıp akmaktadır.Yağmur sularının ve bunların birleşmesiyle meydana
gelen akarsuların denizlere kadar sürükleyip zayi ettiği toprak,humus
denilen ve bitkilerin asıl muhtaç olduğu yüzeydeki bitkisel
topraktır.Humusu olmayan bir arazide ne ot ne de ağaç yetişmektedir.
Erozyonlar etkilerine göre ikiye ayrılırlar:
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir? Empty Geri: Erezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir?

Mesaj  AsiRuH Paz Ekim 12, 2008 10:45 pm

1-Fiziksel Erozyon :Mekanik erozyonda denir.Atmosferdeki ısı
değişiklikleri ve akarsuların etkisi taşlar ve mineralleri parçalayıp
ufalatır.
2-Kimyasal Erozyon :Karbondioksitli suların bazı kayaçları
eritmesi,bazılarının da minerallerinin bileşimini değiştirmesi ile olur.
Genel olarak yukarıdaki iki tip erozyon birbirinin devamıdır.Tabiatta görülen erozyon çeşitleri de şunlardır:
A-Atmosfer Erozyonu :Havada ısı değişikliği,rüzgarlar,donma olayları ve
çözünmeler,güneş ışınları,taşların parçalanmasına ve aşınmasına sebep
olur.Taşların rengi fiziksel aşınmayı etkiler.Koyu renkli taşlarda ısı
absorbsiyonu daha çok olduğundan daha fazla ısınır.Böylece açık ve koyu
renkli mineraller arasındaki genleşme ve sıkılaşma farkı büyür.Böylece
parçalanma olayı oluşur.Bu olaya daha çok yarı kurak bölgeler de ve
çöller de rastlanır.
B-Yağmur sularının Erozyonu :İçinde Karbondioksit bulunan suların
kalker ve jips gibi eriyebilen tabakalarda yapmış olduğu kimyasal
erozyondur.
C-Akarsuların Erozyonu :
1-SellerErezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir? Biggrinik
yamaçlardan hızla akan geçici ve dengesiz akarsulardır.Bir selde üç
kısım vardır.a) Suların biriktiği kısım ki buna sel havuzu denir.b)
Yamaç boyunca suların aktığı kısım ki buna kanal veya sel yatağı
denir.c) Sürüklendiği malzemeyi bıraktığı kısım ki buna da sel veya
birikinti konisi denir.Hiç şüphesiz ki sellerin aşındırması hızlarına
bağlıdır.
Sel erozyonunun karakteristik ve güzel misali Ürgüp civarın da ki Peri bacaların da görülür.
2-NehirlerErezyon Nedir? Nasıl Meydana Gelir? Biggrinevamlı ve dengeli akarsulardır.Taşkınlar dışında yatağı bellidir.
Nehirlerde aşınma geriye doğrudur.Bu aşınma sonucu ise nehir dange
profilini kazanmaya başlar.Bir nehir yatağının iki tarafında ve
yüksekte kalan eski yatak parçalarına taraça denir.
D-Denizlerin Erozyonu : Denizlerin yaptığı erozyona abrozyon
denir.Denizler,sürükledikleri çakıllarla ve dalgalarla fiziksel ve
kimyasal aşındırma yaparlar.
Fiziksel aşındırma ,dalgaların sürüklediği çakıl ve kumlarla
olur.Bunlar sahillerin dik kısımlarına vurarak orayı aşındırırlar.Üst
tarafta isnatsız kalan kısım çöker.Böylece falezler meydana gelir.Bunun
sonucun da ise kıyı geriler.
Deniz suları kimyasal aşındırma ile de sahildeki kayaları eriterek oyuk
mağaralar meydana gelmesine sebep olurlar Ayrıca taşların çatlakları
arasında birikmiş olan tuzlar, tıpkı buz gibi ısı farkı nedeni ile
hacmi büyüyerek taşların parçalanmasına sebep olurlar.
Dalgaların hidrolik etkileri,dalganın şiddetine,yani dalga yüksekliğine ve uzunluğuna bağlıdır.
E-Rüzgar Erozyonu : Rüzgarlar,yarı kurak ve kurak bölgelerde yapmış
oldukları aşındırma ile topografya da bazı şekillerin ortaya çıkmasına
sebep olurlar ve bazı çökükler meydana gelir.Aşındırma iki türlüdür:
1-Deflasyon : Toz, kum ve hatta çakılların rüzgar tarafından bir yerden
diğer yere taşınmasıdır.Daha çok kurak bölgeler de görülür.Çünkü kurak
bölgeler de,kuru,bitkisiz bir zemin,toz,kum,ve alüvyon gibi
çimentolanmış çökükler bulunur ve kuvvetli rüzgarlar vardır.
Deflasyonun şiddeti taşıma gücüne bağlıdır.Rüzgar taşıdığı toz ve
kumları bir yerde biriktirerek kumul denilen kum tepelerini meydana
getirir.
2-Korrozyon : Rüzgarların oyma,çizme ve cilalama olayıdır.
F-Canlıların Erozyonu : Hayvanlar ve bitkiler,taşların parçalanmasında
ve ayrışmasın da kendi çaplarına göre rol oynarlar.Bitkiler
bulundukları yerleri nemli tuttuklarından suyun
eritici etkisini kolaylaştırırlar Bu etki bitkilerin çürümesi ile
meydana gelen humus asiti yardımı ile daha da artar.Büyük ağaçların ve
bitkilerin kökleri,taşların çatlak ve yarıkları arasına girerek onların
mekanik olarak parçalanmasına sebep olurlar.Hayvanlar ise yuvalarını
taşların içine yaparak taşları oyarlar.Bu oyuklar suların kolayca
girmesini sağlar ve böylece etki daha da içerilere doğru ulaşır.
Türkiye de Erozyon Sebepleri :
Sel sularının vadilerdeki tarlaları, bağları, bahçeleri söküp götürmesi
bir faciadır. Yamaçlar ve vadileri bu hale sokan erozyonun sebepleri
şöyle sıralanabilir:
1-Yanlış Otlatma: Hayvanlarımız, ilkbaharlarda çok erken otlatmaya
çıkarılır. Otlar henüz kar altında filiz halindeyken, daha yetişmeden
hayvanlar tarafından yenilirler. Bu yüzden de otlak bütün yıl otsuz,
çıplak kalır.
2-Yanlış Ekim Yapma: Normal bir tarımda arazinin eğime göre ekin, ot ve
ağaç dikimi tespit edilir. En fazla % 10 eğimli bir yere ekin dikilir.
% 20 ye kadar eğimli olan yer, otlak olarak kullanılır. Ondan daha
fazla eğimli yerler ormana bırakılır. Oysa bizde, fundalığın veya
ormanın sökülebilen %45 eğimli yerine dahi ekin ekilmemektedir. Eğimli
arazide sapan izlerinin tesviye eğrilerine paralel olması gerekirken,
tersine yukarıdan aşağıya bir oluk şeklindedirler ve yağan yağmurlar
buralardan aşağılara doğru kolayca toprak sürüklerler.
Toprak korumayı ele almış memleketlerde, arazinin belli eğimine göre
ekim, ot veya ağaç yetiştirileceği kanunlarla tespit edilmiştir.
3-Orman Yangınları ve Kaçak Ağaç Kesimleri: Yakacağı olmayan veya
yakacak odun kesmeye ve satmayı bir geçim yolu haline getiren köylü,
izinli odun kesmezse, yangın çıkarmayı kendine hak görmüştür. Kaçak
ağaç kesmekte aynı sebebe dayanır.
4-Başı Boş Keçi:Fundalıkların ve özellikle yeni yetişen ormanların baş
düşmanı keçidir. Keçi, ağaçların yaprak ve filizlerini yemeyi çok
sever. Filizi ve yaprağı kopmuş bir dal veya fidan ise artık yetişme
özelliğini kaybeder.
5-Kökleme: Kökleme, fundalıktan ve ormandan ağaçları kesmek ve
köklerini söküp çıkartarak o yerin tarla haline sokmaktır. Tarla haline
sokulan bu gibi yerlerden eğim derecesine göre, 5-20 yıl yaralanılır.
Ondan sonra bu yer işe yaramaz hale geldiği için terk edilir.
Erozyon kontrolü için bölgedeki arazi kullanma tipinin değiştirilmesi
ve böylece erozyona maruz alanların ormanlık veya mera haline
getirilmesi bir çare olarak düşünülebilir. İkinci bir çare bölgenin
teraslar, enine sürme, şeritler halinde sürme ve enine kanallarla
donatılması gibi usullerle, erozyonun dayanıklı hale getirilmesidir.
Üçüncü olarak seddeler, çevre hendekleri, direnaj gibi mühendislik
yapımlarıyla aşırı suyu tutup uzaklaştırarak bölgeye gelecek zararı
önlemektir. Böylece araziler ıslah edilerek erozyondan fazla zarar
görmez hale gelir. Söz konusu edilen birinci ve ikinci çareler arazi
kaybını önlemede üçüncüye nazaran daha tesirlidirler.
Bu usullerin sonucunda, taşkınlar ve ortaya çıkacak diğer zararlarda
önlenir. Bölgedeki değişiklikler bölgenin sularını uzaklaştıran ana
kanalın rejiminde de değişikliklere sebep olur. Nehir rejimindeki bu
değişiklikler toplam kullanılabilir su miktarına da etki edecektir. Bir
bölgede büyük çapta havza gelişimi ve idaresi planlaması yapılırken bu
etkiler çok dikkatli bir şekilde incelenmelidir. Yağışlı bölgelerde su
temini yanında fazla bir ters etki görülmemekle beraber, kurak
iklimlerde su havzası idaresi planlanmasındaki önem dolayısıyla ciddi
ters etkiler ortaya çıkabilir. Mevcut suyun tamamından yararlanılıyorsa
toplam havza verimindeki belirli bir azalma büyük önem taşıyabilir. Su
akımının bütün ihtiyaçları tamamlamaya yetmediği bir bölgede su
haklarıyla ilgili olarak mevcut suyun dağıtımında sıkı tedbirlerin
alınması gerekir. Böyle yerlerde maksimum tutulması ve depo edilmesi
bir çok tüketiciler yönünden önem taşır.
Yurdumuzda, özellikle iç Anadolu’da, Konya ilinin Karapınar
dolaylarında rüzgar erozyonu meydana gelmektedir. Suların sebep olduğu
erozyon, bütün Türkiye sathında, özellikle dağlık bölgelerde ortaya
çıkmaktadır. Devlet su işlerinin yaptığı etütlere göre, Dicle,
Fırat, Seyhan, Ceyhan, Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin
her yıl sürükleyip denizlere götürdüğü humus toprağının toplamı 441
milyon tondur. Bu toprağın yok olması sonucu, 45-50 yıl önce bağlık
bahçelik ve tarımsal verimi çok yüksek olan araziler, şimdi tamamen
kıraç topraklar haline gelmiştir. Bunun Türkiye’deki başlıca sebepleri,
yukarıda açıklanmıştır. Orta Anadolu’nun dağlık kısımları, Güney
Anadolu’da Toros'lar, Karadeniz’in sahile paralel uzanan dağları,
Marmara ve Ege sahilleri kökleme adı verilen ormanı tarlalaştırma
işleminin uygulanması sonucu, büyük bir erozyona maruz kalmıştır.
Düzce, Hendek, Bolu dağları, İzmit körfezinin karşı kıyıları ve Uludağ
uygulama sonucu bölge bölge kıraçlaşmış alanlara sahip hale gelmiştir.
Söz konusu bu uygulama özellikle, Karadeniz sahillerinde iklimi bile
etkisi altına almıştır. Güney, batı ve orta Anadolu’nun orman ve
fundalıklarında da bu olay büyük ölçüde süre gelmektedir.
Bugün dünyadaki nüfusun üçte biri yetersiz gıda almakta ve üçte biri
ise orta gıda alabilmektedir. Yetersiz gıda alan Hindistan, Malezya,
Yemen, Afrika ve Güney Amerika ülkelerinde her yıl binlerce insan
açlıktan ölmektedir. Ülkemizde de yıllık yaklaşık bir milyar ton
verimli toprak kaybının önlenerek, ileride çıkması muhtemel beslenme
problemlerine karşı şimdiden tedbir alınması ve erozyonun önlenmesi
için elverdiğince gayret sarf edilmesi büyük önem taşımaktadır.
AsiRuH
AsiRuH
yönetici
yönetici

Erkek
mesaj sayısı : 9861
Yaş : 36
İş/meslek : xxxxx
Kayıt tarihi : 27/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz