.talk4her

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
.talk4her

müzik dinle klip izle indir resim google yetkinforum video download youtube islamiyet ilahi


    Dilin Oluşumu

    AsiRuH
    AsiRuH
    yönetici
    yönetici


    Erkek
    mesaj sayısı : 9861
    Yaş : 36
    İş/meslek : xxxxx
    Kayıt tarihi : 27/09/08

    Dilin Oluşumu Empty Dilin Oluşumu

    Mesaj  AsiRuH Paz Ekim 12, 2008 9:49 pm

    Dilin Oluşumu
    Dil, insanların birbirleri ile iletişim
    kurmakta kullandığı bir kavram olarak anlatılsa da dilin vazifesi bu
    kadarla sınırlandırılırken, dilin nitelikleri sadece bu tanıma
    indirgenemez. Halkın gerçek bir ürünü olan dil; oturup da bir komisyon
    tarafından oluşturulmuş bir kültür olgusu ve/veya kavramı değil, halkın
    dilden dile, nesilden nesile aktardığı bir hazinesi olarak günümüze
    kadar çıkagelmiştir. Bu sebeple, bir milletin dili incelendiğinde
    aslında geçmişten yüklü hikayeler taşıdığı, o milletin yaşayışı
    hakkında derin bilgiler içerdiği görülebilir ve dilin oluşumu hakkında
    önemli bilgiler elde edilebilir.
    Bunu göstermek adına, dilerseniz biraz geçmişe gidelim ve geçmişte bir
    seyahat edelim. Dilimizin geçmişimiz hakkında nasıl güzel ve somut
    bilgiler içerdiğine hep beraber bakalım... Dilin manevi bir vatan, bir
    tarih abidesi ve toplumların kültürleri adına nasıl bir somut olgusu
    olduğunu hep beraber anlayalım.
    Hiç ilgilenmemiş olsak bile tarih bilgilerimiz bize atalarımızın
    hayvancılıkla geçindiği, at üstünde hareketli bir toplum olduğu, Orta
    Asya’da denizlerden uzak topraklarda yaşadığı konusunda bilgiler verir.
    Yerleşik hayata çok sonraları geçtiğimiz de hepimizin bilgisi dahilinde
    olduğu tarihi bir gerçektir. Tüm bu yaşanılanların dilimizde o kadar
    güzel etkileri vardır ki... Sanırım anlatımda kolaylık olması açısından
    madde madde sıralamak anlamlı olacaktır.
    1. Temel geçim kaynağı: Hayvancılık
    Hayvancılıkla geçinen atalarımız çok uzun yüzyıllar boyunca tarımla
    uğraşmamış ve bitkilerle tanışması tarihin daha sonraki devirlerine
    ertelenmiştir. Göç etmeye başlayınca otluk ve meraları çoktan tükenmiş
    Orta Asya’dan yola çıkmışlar ve yollarda bilmedikleri bitkilerle
    karşılaşmışlardır.
    2. At üstünde yaşam
    Vaktinin büyük bir kısmını at üzerinde geçiren, öylesine ki atı da
    kendisinde bulunan gökteki süt gölünden ruhlandıran (kutlandıran)
    atalarımız harekete dayalı eylem köklerini tek heceli tutmuşlardır. At
    ile birbirleri yanından geçerken, savaşırken, birbirleri arasında epey
    mesafe varken uzun cümlelerle vakit kaybetmek istemeyen atalarımız,
    “Kır, Vur, Git, Gel, Koş, Yık, Çek, İt, Düş, Eğ, Dik, Sok, Et, Yap,
    Tut, At” demişlerdir. Latin kökenli dillerin aksine emir kiplerine
    herhangi bir ek eklememişler, mümkün olduğu kadar kısa tutmaya
    çalışmışlardır.
    3. Maviliklerle ve diğer milletlerle buluşma
    Denizle oldukça geç tanışan atalarımız, denizcilik terimlerini ve deniz
    hayvanları isimlerini, kendisi gibi denizle geç tanışan diğer milletler
    gibi o sırada denizcilikte oldukça gelişmiş olan rumlardan almışlardır.
    Bu esnada hayvancılıktaki ustalıklarından dolayı ise et ve süte dayalı
    ürünlerin isimlerini de tüm dünyaya vermişlerdir.
    Yine dilimizdeki arapça kelime ağırlığı islamiyete geçişimiz hakkında
    bilgi verirken, edebiyatımızda ve edatlarımızdaki farsça ağırlığı ise
    farslarla uzun bir müddet edebi anlamda ilişkide olduğumuz bilgisini
    verir.
    4. Kadının önemi
    Bildiğiniz gibi, kaandan sonra en yetkili kişi ve divanın eş başkanı
    hatun idi. Hatun, Kaanı öldürtmek dışında her yetkiye sahip idi.
    (Kaanın hatunu öldürmesi ya da öldürtmesi ayıp karşılandığı için
    aslında Kaanın da hatuna zarar vermesi mümkün değildi). Üstelik
    GökTanrı’nın görevlendirdiği ceza veren kötü ilahi varlıklar erkek iken
    (o kadar ki birisinin adı erliktir), evleri ve namusları koruduğu
    düşünülen ilahi varlıklar kadın idi. (Hala meleklerin kadın olduğunu
    düşünmemiz, meleğin bir kadın ismi olması da aslında geçmişimizden bu
    izi taşır)
    Benim bu konuda sevdiğim en güzel örnek “Öksüz” idir. Ök, eski
    Türkçe’de akıl demektir. Anası ölen bir çocuk, kendisine yol gösterici
    olan kadınsız, yani “Akılsız” kalmıştır. Ana gibi kendisine her daim
    akıl verecek birinden yoksun kalmıştır...

      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 7:13 pm